Veysi DEMİR

Veysi DEMİR

Toplumda ve Siyasette Güven Sorunu!

Toplumda ve Siyasette Güven Sorunu!

Günümüz dünyasında insanlar arası ve kurumlar arası ilişkilerde en büyük sorun güven sorunudur. Öyle bir hale geldik ki; şahıslar birbirlerine güvenmediği gibi kurumlar ve kurumsal yapılarda da güven sorunu ve bunalımı had safhaya ulaşmış durumda.

İslam’dan ve İslam ahlakından uzaklaştığımız için toplumda aldatma, sahtekârlık, dolandırıcılık her şekilde ve her argüman kullanılarak yapıldığı için her gün farklı dolandırıcılık yöntemleri ve haberleri ile yüzleşiyoruz.

Dolandırıcılık ve güven bunalımı toplumun her katmanında olduğu gibi özel ve devlet kurumlarında ve organlarında da gün yüzüne çıkıyor. Öyle bir hale geldik ki, esnaf güven bunalımından iş yapamıyor, çünkü çoğunluk ödemesini düzgün yapmıyor. İnsanlar verdikleri sözlerine riayet etmiyorlar. Bankalar, kurumlar vs. her gün yeni bir dolandırıcılık ve hileli iflas haberleri ve belediyeler ile devlet kurumlarında yaşanan ve kısmen ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk skandalları ile vatandaşlar kime nasıl güveneceğini bilemiyor?

İslam düşmanı emperyalist-siyonist güçler de İslam toplumlarının birlik olmaması ve dağınık olmalarını sağlamak amaçlı olarak “güven” bunalımı sorununu bilinçli olarak besliyorlar. Güven bunalımı olan bir toplumda, bir millette, bir devlette birlik nasıl sağlanıp emperyal projelere karşı mücadele edilebilsin? Bunun mümkün olmaması için toplumda “bireycilik” fikrini ve anlayışı öne çıkararak sadece kendini düşünen, kendi menfaatinden başka bir yöne bakmayan çıkarcı bir toplum oluşturmak için yıllarca çabaladılar ve bunu başardılar. Toplumun da dayanışma ve yardımlaşma kültürü pek kalmadı. Fertlerde güven olmayınca toplumda da olmaz. Toplumda olmayınca kurumlarda, kurumlarda olmayınca devletlerde ve uluslararası kurumlarda da güven olmaz.

Gerek şahıslarda gerekse kurumlarda güvenin olabilmesi için insanın veya ilgili kurumun söyledikleri ile yaptıklarının uyumlu olması, arada bir tezat olmaması gerekir. İşine geldiği gibi hareket etmemeli fikirlerinde ve icraatlarında dürüst olmalıdır. Yoksa her gün işine geldiği gibi farklı bir söylem ve hareket tarzı geliştiren kişi ve kurumlara kimse güvenmez.

Emperyalist-siyonist dünya düzeni, yıllardır algılarla insanlığa yutturmaya çalıştığı ve “batılı değerler” diye adlandırılan demokrasi, insan hakları, kadın ve çocuk hakları, ifade özgürlüğü, yaşam hakkı, işçi hakları gibi değer ve söylemlerin aslında sömürü aracı olarak kullanılan birer aparat olduklarını 2 yıldan fazladır süren Gazze soykırımında yaşanan mezalim ile insanlık fark etti. İnsanlığa dayatılan bu ilkelerin emperyalist ve siyonist güçlerin çıkarına dokunduğunda hiçbir anlam ifade etmediği ve rafa kalktığı görüldü ve insanlık uyandı.

Aynı sıkıntılar ve algılarla kurulan hayali ideolojiler ve maskelerle oluşturulan sahte pembe rüyalar ülkemizde de yıllardır pazarlanıyor. Uydurulan ve halkı kandırma aracı olarak kullanılan algılarla halk aldatılmaya devam ediliyor. Hal böyle olunca ne sivil topluma ne siyaset kurumuna ne de devlet kurumlarına güven kalmıyor.

Düne kadar ölümüne karşı çıkılan ve muhalefet edilen bir konuyu bir zaman sonra savunur pozisyona gelen siyasetçiler ve partilerin olduğu yerde güven olur mu? Yıllarca başkasını eleştirdiği, suçladığı ve ötekileştirdiği bir mevzuyu hiçbir şey olmamış gibi sanki ilk günden beri savunuyormuş hissiyle savunan siyasiler ve partiler var. Bütün bu “siyasi dolandırıcılık” hikayelerine rağmen dün savunduğunu inkâr eden ve canhıraş bir şekilde savunan, dün başka grup veya partiyi eleştirdiği konuyu en üst perdeden sahiplenen lider ve partileri hiçbir şey olmamış gibi hâlâ destekleyen halk olarak bizler de suçluyuz ve dolandırılmayı hak ediyoruz. Sahip olduğu düşünce ve hayat görüşünü ikbal için bırakıp reddi miras yaparak rüzgâr gülüne dönüşen parti ve yapılardan uzak durmalı ve dürüst olanları aramalıyız.

Vatandaş olarak desteklediğimiz parti uğruna yakın akraba ve çevremizle ilişkilerimizi bozmamalı ve kimsenin kalbini kırmamalıyız. Ölümüne desteklediğiniz partiniz ve oluşumlarınız yarın sizi yarı yolda bırakır ve kırdığınız akraba ve dostlarınıza karşı mahcup olursunuz. Düne kadar “terörist”, “vatan haini” denilen kişilerin birdenbire konjonktürün değişmesiyle “muteber” kişiler sayıldığını görüyoruz. Bugün kötü olanlara yarın iyi derler, iyi denilene kötü derler. O yüzden gündelik siyasete uyarak hayatınızı zorlaştırmayın kimseyi kendinizden uzaklaştırmayın. Bu konuda tek ölçümüz İslam’ın çizdiği sınırlar olmalıdır.

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veysi DEMİR Arşivi