2 yıla yakındır Gazze Şeridi’nde sivillere yönelik insanlık tarihinin en vahşi soykırımı tüm şiddetiyle devam ediyor. Başkatil Netanyahu, Gazze Şeridi’nin tamamen işgal planı olduğunu bunu tarihi ve ruhani bir görev addettiğini belirterek, “Büyük israil Devleti vizyonuna bağlıyım” dedi. Bu açıklaması ile “Arz-ı Mev’ud” stratejisi dahilinde yeni işgal ve saldırı planını açığa vurdu.

Gazze Şeridi’nde siyonist terör rejiminin her gün, her saat yaptığı vahşi bombardımanları ve açlık politikasından kardeşlerimizin içimizi yakan ölümlerini gündem edip harekete geçmemiz gerekirken, ülkemizde İslam düşmanı siyonist artıklarının İslam’a ve değerlerine saldırılarına şahid oluyoruz.

Öncelikle şunu belirteyim ki, Türkiye’de din düşmanlığı değil, İslam düşmanlığı vardır. İslam ve Müslümanlar söz konusu olunca kırmızı görmüş boğa gibi saldırıya geçen “Radikal dinsiz” kesimlerin Yahudilik, Hristiyanlık, Budizm vs. diğer dinler ile ilgili bırakın İslam’a yaptıkları gibi düşmanlık yapmayı, bir şey söylediklerini duydunuz mu? Onların tek derdi ve tek düşmanlığı İslam’dır. Bunu Merhum Cemil Meriç, şöyle ifade etmiştir: “Bizim aydınımız din düşmanı değil, İslâm düşmanıdır.”

Ülkemizde utanmaz-arlanmaz bir kesim var ki, İslam’a ve Müslümanlara iflah olmaz düşmanlıklarını hiçbir fırsatı kaçırmadan yapıyorlar. Onlara bu görevi veren ve onları fonlayan emperyalist ve siyonist güçler onlardan bunu istiyor. Onlar da bu görevi harfiyen yerine getiriyor.

Bütün Müslümanlar ve dünya, Gazze soykırımı ve Gazze’de sivil halkın açlıktan ölümlerine odaklanmışken ve protestolar dünya çapında yaygınlaşırken, birdenbire ortada bir şey yokken, gündemin Gazze olmasından rahatsızlık duyan bu çevreler geçen Cuma, “Kul Hakkı Ateşten Gömlektir” hutbesini dillerine dolamaya başladılar. Ben her hafta olduğu gibi haberci olarak Cuma hutbelerini haber yapıp paylaşıyorum. Ne haberi yaparken ne de hutbeyi dinlerken sorunlu bir ifade görmedim. Sonra bir baktık ki, Cuma ile hutbe ile namaz ile ilgisi olmayanlar ortalığı yangın yerine çevirmeye niyetlenmiş.

“…Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır…”

Meğerse hutbede geçen yukarıdaki ifadeleri hazmedemeyen DEM Parti Kadın Meclisi’nden İzmir Barosu’na, CHP’den sözde bazı kadın dernek ve federasyonlarına kadar ne kadar İslam düşmanı kesim varsa açıklama ve tehditlerle hutbe üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, Diyanet üzerinden de İslam hukuku olan Şeriatı, ayetteki hükmü ve İslam’ı hedef aldılar.

Benim anlamadığım bu hutbe camide veriliyor, İslam’ın hükümleri anlatılıyor ve muhatabı Müslümanlardır. Ortada sizlik bir durum yok, siz niye üzerinize alınıyorsunuz? Size ne bizim hutbemizden? Size ne oluyor? Yok eğer, “Biz size de dininize de müdahale edip yön vereceğiz” derseniz, işte o zaman orada durun ve haddinizi aşmayın. İslam’a ve Müslümanlara karşı her türlü çirkef saldırılar yapacaksınız ve Müslümanlar olarak bizler buna göz yumacağız öyle mi?

Bizler canımız ve tüm varlığımızla İslam’a ve İslam’ın şiarlarına yönelik saldırılara karşı set olmaya ve tasmanızı tutan küresel emperyalizm ve dünya siyonizminin planlarını Allah’ın yardımı ile yerle bir edeceğiz. Sizler de İslam’a olan düşmanlığınızdan dolayı İslam’ın zaferini görmekten ve kininizle gebermekten başka bir şey yapamayacaksınız. Vesselam…

“İman etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın! Biz de yapacağız! Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!” (Hud Suresi: 121-122)

“Kafirlere de ki: ‘Yakında yenileceksiniz ve Cehennem'e sürüleceksiniz...’” (Al’i İmran: 12)