Geçen yıldan itibaren tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan koronavirüs pandemisiyle birlikte evlerde daha fazla zaman geçiriyoruz. Bu süreçte fiziksel aktivitelerimiz azaldı ve içinde bulunduğumuz pandemi döneminin stresli koşulları kontrolsüz duygusal yeme davranışlarını ortaya çıkardı. Bunun sonucunda da, çoğu bireyde kilo artışı meydana geldi. Ancak artık yavaş yavaş kontrollü sosyal hayat sürecinin başlaması ve havaların da ısınmasıyla birlikte çoğu kişinin aklında şu soru var: “Aldığım kiloları nasıl hızla verebilirim?” Diyetisyen Zeynep Sueda Kamış bu soruyu şöyle cevaplandırıyor: “Kontrolsüz kilo alımı, yaz aylarına girerken hızlı kilo verme isteği ile birleşince maalesef birçoğumuz diyetisyene gitmek yerine öncelikle sosyal medyada gördüğümüz şok diyetleri uygulamaya, çok düşük kalorili diyetlere ve detokslara yöneliyoruz. Ancak tüm bu efsanelere ve popülerliğe rağmen ne hızlı zayıflamak, ne de sağlıklı olmak adına bunlara yönelmek sağlığımız için doğru bir karar olmayacaktır. Karaciğer başta olmak üzere, vücudumuz bu anlamda sürekli olarak detoks yapmaktadır. Fakat detoks adı altında yapılan çok düşük kalorili diyetlerde kısa vadede kilo kaybı görülse de bu kilo kaybı çoğunlukla yağdan değil, kas ve sudan olmaktadır. Bu programların birçoğu yetersiz ve dengesiz beslenmeye dayanmaktadır. Uzun süreli düşük kalorili beslenme; halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, liften fakir beslenme sebebi ile ortaya çıkan konstipasyon (kabızlık), menstural dengesizlik, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi birçok soruna yol açabilir. Özellikle pandemi sürecinde bağışıklık sisteminin zayıflaması, istenmeyen bir durumdur. Buna ek olarak, bireylerin vücut direncini azaltan, ilerleyen dönemde farklı kronik hastalıklara temel oluşturan yo-yo sendromu, hızlıca verilen kiloların tekrar hızlı ve kalıcı artışına sebep olmaktadır. Bu tür sağlıksız beslenme programlarının yerine yeterli ve dengeli beslenme programları tercih edilmelidir.”
SU VE LİFLİ GIDA TÜKETİMİ ARTIRILMALI
Dyt. Kamış, evde kaldığımız sürede sağlıklı bir şekilde kilo vermek ya da mevcut kilomuzu korumak için yapmamız gerekenler hakkında ise şunları söyledi:
- Beslenme durumunun kontrolünde en önemli etkenlerden biri uyku düzenimizdir. Vücudumuzdaki bazı stres hormonları uykusuzlukla beraber artış gösterirken, açlık – tokluk mekanizmamızı sağlayan hormonlar, uyku düzeni ile de kontrol edilmektedir. Yeterli uykunun sağlanamaması, bireyin kilo kontrolünü başarılı bir şekilde gerçekleştirmemesiyle sonuçlanmaktadır.
- Karbonhidrat tüketimini azaltıp protein, meyve ve sebze oranının daha fazla olduğu bir beslenme düzeni yağ yakımına yardımcı olurken, ödem atmamıza da sebep olacaktır.
- Lifli gıdaları tükettiğimizde, sindirilemeyen kompleks karbonhidratlar bağırsaklarımızda su ile beraber jel kıvamını alan besinler, tokluk hissinin artmasına yardımcı olacaktır. Bunun sonucunda daha az kalori alımı desteklenmiş olacaktır.
- Bir diğer seçenek ise su tüketimidir. Bildiğimiz üzere vücudumuzun büyük bir çoğunluğu sudan oluşurken, metabolizmamızın düzenli bir şekilde çalışabilmesi için su tüketimine özen göstermemiz gerekmektedir. Buna ek olarak ana öğünlerden yaklaşık olarak yarım saat önce tüketilen suyun, mide hacminin dolmasına yardımcı olarak tokluk hissimizi arttırarak öğünlerdeki kalori tüketimimizi de azaltmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.