Kınamaktan Ne Zaman Vazgeçeceksiniz?
Siyonist işgal rejiminin ‘7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bu yana 22 ayı aşkın bir süredir hiçbir kural ve kaide tanımadan dünyanın gözü önünde her türlü ağır silahlarla yaptığı saldırı ve bombardımanlarla bebek, çocuk, kadın ve çaresiz sivillere yönelik vahşi katliam ve soykırımına batılı emperyalistlerin desteği ve Müslüman ülkelerin sessizliğinden cesaretle aralıksız devam ediyor.
Gazze Şeridi’nde katliam ve vahşi saldırılar yanında bir de en az 5 aydır hiçbir yiyecek ve temel ihtiyaç malzemesinin girmediği Gazze’de açlık, susuzluk ve ilaçsızlığın birer silah olarak kullanılmasıyla Gazze halkı tarihte görülmemiş bir vahşilikle cezalandırılıyor. Kurdukları sözde yardım noktaları ölüm tuzaklarına dönüştü. Her gün her saat sözde yardım noktalarında yeni yeni katliamlar yaşanıyor. Artık bıçak kemiğe dayanma seviyesini çoktan aşmış ortada kemik kalmamıştır.
HAMAS'ın 20 Temmuz'da "Küresel Eylem" yapılması çağrısı ve Ebu Ubeyde'nin Gazze'de yaşanan kıtlığa dikkat çekerek, İslam ümmetine seslenmesinin ardından sivil eylemler dışında harekete geçen yine yok maalesef.
Siyonist barbarlar şimdiye kadar aşılmadık hiçbir kırmızıçizgi bırakmadıkları halde hâlâ kimse harekete geçmiyor? İslam ülkeleri ve İİT gibi kurumlardan artık umudu çoktan kestik lakin Müslüman halklar ve kurumları neden harekete geçmiyor? Daha ne kadar bekleyeceğiz? Kaç bebek, çocuk, kadın ve hastanın ölmesini bekleyeceğiz? Bu acizlik ve korkaklıkla nereye varacağız? Ağlayıp gözyaşı dökmekle Gazze’deki masum siviller ve işgal altındaki coğrafyamız kurtulamaz? Bunun tek yolu halkların artık inisiyatif alması ve terör rejimine anladığı dilden cevap vermesidir.
İlk günden beri siyonist işgalci terör rejiminin sapkın “Arz-ı mev’ud” ütopyası gereği karşılarında güç görmedikleri sürece durmayacaklarını ve adım adım İslam ülkelerini önce istikrarsızlaştırarak güçsüzleştireceğini ardından işgal ve katliam gerçekleştireceğini söylüyoruz. Terör rejimi bu stratejisini ABD ve batılı devletlerin ve içerdeki ajan ve maşalarının desteğiyle adım adım uyguluyor. Şimdi aynı işgal oyunları Suriye’de oynanıyor. Süveyda’yı karıştıran terör rejimi ve maşaları İTÖ’ye alan açarak işgale elverişli hale getirmeye çalışıyorlar.
Eğer İslam ülkeleri ve halklar bir araya gelip ortak bir cephe kurmazlarsa zamanla aynı akıbete duçar olacaklar. Terör rejimi 12 gün savaşında İran’dan ağır darbe almasaydı şimdi çok daha pervasızca saldırılar yapacaktı. Buna rağmen aldığı destekler ve kurduğu casus ve ihanet ağlarıyla her ülkede iç savaş ve karışıklarla önünü açıp işgal ve suikastlarla hedef ülkeyi istikrarsızlaştırıp işgal ve ilhak ediyor. Yaptığı vahşi katliamlar, suikastlar gibi her türlü terör ve insanlık dışı saldırılar ve işgali kendinde hak görüyor. Uyduruk bir şekilde kendi güvenliğine tehlike olarak gördüğü her ülke, yapı ve kişiye karşı saldırı düzenliyor, ABD ve emperyalistler buna, “israilin kendini savunma hakkı var” diye alçakça bir mazeret üretiyorlar.
Müslüman ülkeler, İİT ve Arab Birliği gibi kurumlar da maalesef “kınama” dışında bir şey yapmıyorlar. Terör rejiminin her yeni saldırısında toplanıp toplanıp “kınama” yayınlıyorlar. “Daha güçlü şekilde kınıyoruz”, “sert şekilde kınıyoruz” gibi manasız açıklamalardan öteye geçemiyorlar. Peki, o zaman bu kurumlar ve devletler ne işe yarıyor? Varlık sebebiniz nedir? Bir şey yapmıyorsunuz kenara çekilin de halkları serbest bırakın bari…
Unutmayalım ki, siyonist İslam düşmanları hiçbir zaman konuşma ve kınama yayınlamakla yola gelmezler. Bunlar insanlığın başına bela olmuş ıslahı mümkün olmayan azgın ve vahşi bir topluluktur. Bunların ıslahı sadece helak olmalarıyla olur. Vesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.