Ebu Zeyd: Beyaz Saray'ın Gazze planı, şer'i siyasetin amaçları ile uluslararası hegemonyanın tuzakları arasında

Ebu Zeyd: Beyaz Saray'ın Gazze planı, şer'i siyasetin amaçları ile uluslararası hegemonyanın tuzakları arasında
Mardin Artuklu Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Vasfi Aşur Ebu Zeyd, Beyaz Saray'ın Gazze planına dair analizlerde bulunarak, "Plan, Gazze’yi üretim tesisleri ve tünellerin imhası programları aracılığıyla 'Silahsız bir bölge' hâline getirmeyi; bağımsız gözlemcilerin denetiminde yürütülecek silahsızlandırma yollarını, 'Geri satın alma' programları ve savaşçıların yeniden entegrasyonunu öngören uygulamaları teklif etmektedir." dedi.

Mardin Artuklu Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Vasfi Aşur Ebu Zeyd, Beyaz Saray’ın 29 Eylül 2025’te sunduğu "Ateşkes, Yeniden İmar ve Gazze Şeridi’ndeki Siyasi ve Güvenlik Durumunun Düzenlenmesi" başlıklı planı, şer‘î siyasetin esasları çerçevesinde değerlendirdi.

Ebu Zeyd’e göre plan, insani yardım ve ateşkes vaatleri taşısa da, özünde Gazze’nin siyasi, güvenlik ve ekonomik yapısını dış güçlerin denetimine açan bütüncül bir proje niteliği taşıyor.

Planın arka yüzüne dikkat çeken Ebu Zeyd "Beyaz Saray planı; ateşkesin derhal sağlanması, esir değişimi, yardım akışı, altyapının onarımı ve ekonomik kalkınmayı öngörüyor. İnsani maddeler arasında hastanelerin, su ve elektrik hatlarının tamiri, enkaz kaldırma, yolların açılması ve fırınların yeniden işletilmesi bulunuyor. Ekonomik olarak, özel bir bölge kurulması, kalkınma planları ve uluslararası yatırımlar öngörülüyor. Ancak planın güvenlik ve siyasi boyutları daha belirleyici: Gazze’nin tamamen 'Silahsız bölge'ye dönüştürülmesi, tünel ve üretim altyapısının imhası, uluslararası denetim altında 'Teknokrat geçici hükümet' kurulması ve ABD başkanının başkanlık edeceği bir 'Barış Konseyi'nin gözetimi öne çıkıyor. Ayrıca Ürdün ve Mısır’la birlikte uluslararası bir 'İstikrar gücü' konuşlandırılması ve israilin güvenlik kuşağına istisna tanınması planlanıyor. Plan, Filistin devletine dair 'Siyasi ufku' reformlara ve dış garantörlerin belirleyeceği takvime bağlı olarak ertelemekte." ifadelerini aktardı.

"Şer‘î siyaset ve uluslararası tekliflerle muamelenin kuralları"

Ebu Zeyd, planın değerlendirilmesinde şer‘î siyasetin temel ilkelerinin esas alınması gerektiğini vurgulayarak "Bu ilkeler arasında şeriatın beş maksatları (can, din, mal, akıl, ırzın korunması), zararı önlemenin faydayı sağlamaktan öncelikli oluşu, çaresizlik hâlinde en az zararlı seçme ilkesi, sonuçlara bakma kuralı ve egemenlik ile şûrâ ilkesi yer alıyor. Bu hüküm, kısa veya uzun vadede canı, dini, malı, aklı ve ırzı koruyor mu, yoksa onlara zarar mı veriyor? Yardım akışını sağlayan veya hayat kurtaran maddeler şer‘an meşrudur; ancak bedeli savunma hakkından vazgeçmek veya kalıcı işgali kabullenmek olmamalıdır. Zararları önlemek, faydaları elde etmeye tercih edilir. Ateşkes hayat kurtarıyorsa meşrudur; fakat direnişi zayıflatacak veya işgali sabitleyecek koşullarla sunulursa reddedilmelidir. Uluslararası tekliflerin bağlayıcı ve pratik garantiler içermesi gerekir; sözlü vaatler yeterli değildir. Egemenlik ve şûrâ ilkeleri gereği, Filistin’in ulusal kararı dış vesayetle sınırlandırılamaz. Yardım, siyasi şantaj aracı hâline getirilemez; halkın onuru ve haklarıyla pazarlık konusu olamaz." şeklinde belirtti.

"Silahsızlanma, halkın savunma hakkını ortadan kaldırdığı için kırmızı çizgidir!"

Ebu Zeyd, şer‘î ölçüler planın maddeleri arasında belirgin bir ayrım yapılmasını gerektiğini ifade ederek "Ateşkes, canların kurtarılması ve yardımların ulaştırılması şartıyla meşrudur; ancak işgali pekiştirmemelidir. Uygulanması için açık geri çekilme mekanizmaları ve Arap-Filistin denetimi olmalıdır. Esir değişimi, dinen arzu edilen bir görevdir; ancak direnişin silahsızlandırılmasına bağlanamaz. Silahsızlanma, halkın savunma hakkını ortadan kaldırdığı için kırmızı çizgidir. Tamamen reddedilmeli. Saldırı silahlarıyla savunma araçları arasında ayrım yapılmalıdır. Geçici hükümet, Uluslararası vesayet altında bir yönetim, ancak Filistinli gerçek katılım ve açık zaman sınırlamasıyla kabul edilebilir. Uluslararası güç, Filistin güvenlik güçlerini eğitmekle sınırlı olmalı, işgal gücüne dönüşmemelidir; Arap onayı ve kesin geri çekilme takvimi şarttır. Yeniden imar ve ekonomi, Filistin denetiminde, Arap katkısıyla yürütülmelidir; demografik veya siyasi dönüşüm aracına dönüştürülmemelidir. Herhangi bir 'Siyasi ufuk' vaadi, yasal ve bağlayıcı garantilerle desteklenmelidir. Meşru direniş hakkı korunmalı, silahsızlandırma reddedilmeli, Aksâ Tufanı’nın kazanımları savunulmalıdır." diye ifade etti.

"Planda bulunan ve bulunmayan şer‘î maksatları"

Ebu Zeyd, planın bazı insani unsurlarının şer‘î maksatlara kısmen uygun olduğunu, ancak güvenlik ve egemenlikle ilgili kısımlarının bu maksatları zedeleme tehlikesi taşıdığını vurgulayarak "Ateşkes, yardım ve altyapının onarımı gibi maddeler can ve malın korunmasına hizmet eder; bu nedenle şer‘an meşrudur. Silahsızlanma ve dış vesayet maddeleri, halkın kendini savunma hakkını zayıflatır; can, ırz ve egemenliğin korunması maksatlarını tehdit eder. Halkın rızası olmadan kurulan bir yönetim meşru değildir. Adalet mekanizmaları ve denetim yolları olmadan yürütülen bir plan, zulme kapı aralar. Planın kabulü, ancak şu şartlarla mümkündür: Savunma kapasitesinin açıkça korunması, bağlayıcı yasal garantilerin bulunması, Filistinli temsilin ve Arap-İslam denetiminin sağlanması, yardımların siyasi şarta bağlanmaması, ihlaller karşısında hızlı yaptırım mekanizmalarının oluşturulması." dedi

"Gerçek bir geri çekilme olmadan ateşkes olmaz"

Gerçek bir geri çekilme olmadan ateşkesin olmadığını dile getiren Ebu Zeyd "Plan, insani yönleriyle kısmen şer‘î maksatlara temas etse de, özünde Filistin sahnesini yeniden şekillendirme ve direnişi etkisizleştirme amacını taşımaktadır. Şer‘î siyasetin doğru yolu; şimdi hayatları koruyacak esnekliği göstermek, ama yarın özgürleşmeyi sağlayacak direnci muhafaza etmektir. Gerçek bir geri çekilme olmadan ateşkes olmaz; egemenlik olmadan yeniden inşa olmaz; onur olmadan esir değişimi olmaz; şûrâ olmadan yönetim olmaz; direniş hakkı olmadan güvenlik sağlanamaz. Şer‘î siyaset, kan dökülmesini önlerken direnişin kazanımlarını korur. Bu, kör bir inat değil; hayatı koruyan esneklik ve değeri savunan kararlılıktır. İşgalin karanlığı sona erene kadar direniş, ümmetin onurunun sembolü olmaya devam edecektir." ifadelerini kaydetti.

Kaynak:İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.