,
  • BIST 9933.37
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 27 °C
  • İzmir 24 °C
  • Antalya 27 °C

Yazar Doğan: Harf inkılabı Türkiye’de bir medeniyeti değiştirme projesiydi

Yazar Doğan: Harf inkılabı Türkiye’de bir medeniyeti değiştirme projesiydi
​Harf inkılabı ile ilgili görüşlerini dile getiren Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan, harf inkılabının, Türkiye’de bir medeniyeti değiştirme projesi olduğunu söyledi.

1 Kasım 1928 yılında harf devrimi ilan edilip Kur’an alfabesi olan Arapça kaldırılarak yerine Latin harfleri kabul edildi. 1353 sayılı Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanun kabul edilerek, yüzyıllardır kullanılan Kur’an alfabesi kaldırılıp öğretimi yasaklandı.

Konuyla ilgili Gazeteci-yazar, fikir adamı, sözlükçü, STK yöneticisi, Türkiye Yazarlar Birliğinin kurucusu ve Türkiye Yazarlar Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan, İlke Haber Ajansına (İLKHA) konuştu.

“Harf inkılabı ile bir medeniyetin bütün yazılı belgeleri okunmaz hale getirildi”

Harf inkılabının bir sıfırlama inkılabı olduğunu belirten Doğan, “Türkiye’de millete gösterilen bir siyasetin birkaç yüzü olur. Birinci yüzü millete bir şey söylersin bu millete makul gelir. Doğrudan doğruya ‘hayır ben şunu yapacağım’ demezsin. Burada da öyle olmuştur. ‘Bizde okur yazarlık oranı düşük bunun sebebi Arap alfabesi biz kolay okuma yazma imkanı olan bir alfabeye geçeceğiz.’ Bu iyi kötü konuşulmuş ve düşünülmüş şeylerdir. Bu savunulmuştur ama asıl yapılmak istenen bu değildir. Asıl yapılmak istenen Türkiye’de bir medeniyet değiştirme projesi var. İslam medeniyetinin hala sürmekte olan Osmanlı medeniyeti batılı bir mütefekkir diyorlar ki ‘bu medeniyet kendiliğinden sona ermedi.’ Yani kendi ulaşabileceği noktaya ulaşmadan önü kesildi. Harf inkılabı ile bu devam etmekte olan bir medeniyetin bütün yazılı belgeleri okunmaz hale getirildi. Yani kütüphaneler müzeye dönüştürüldü ve eski harfli eserler okumak, yazmak bir tarafa eski harfle yazmak yasak okumak da yasaklandı. Dolayısıyla sizin birikiminiz, o zamana kadar olan kültürel birikiminiz, şiirini, edebiyatımız ne ise ortaya koyduğunuz fikriniz ne varsa onları sadece kütüphanelerde görebilirsiniz. Yani okunup istifade edilemeyen eserler haline getirildiler. Böylece o medeniyet ile alakanız, o medeniyetin eserleriyle alakanız kesilmiş oldu. Bu bir sıfırlama inkılabı aslında. Daha önceki kültürümüzü bir tarafa bırakıyorsunuz. Sıfırdan yeni bir kültür eski metinleri okuyamadığınız için hem Osmanlı harfleri sürseydi hem de Latin harfleri kullansaydı bu mümkün değildi. Buna hiç izin verilmemiştir. Birden geçilmiştir. Yani Latin harflerine geçilecek geç.” dedi.

“Latin harflerini kullanan ülkeler okuryazarlığı daha çok yükseltememişler”

“Her alfabe için kolaylık da var, zorluk da var.” diyen Doğan, “Yani dünyanın en zor öğrenilen alfabe Çinlilerin, Japonların, Korelilerin yani Uzak Doğu alfabeleri bunlar çünkü şekil alfabesi, resim alfabesi yani binlerce karakteri çocuklar öğrenmek zorunda kalıyorlar. En zor öğrenilen alfabe bu ama biliyoruz ki Japonların okuma oranları neredeyse yüzde yüzdür. Bu yıllardır öyle yani yeni değil. Hem Kuzey Kore hem Güney Koreliler öyle okuma oranları yüzde yüz. Çin de okuma oranı çok yüksek. Bize diyorlar ki ‘efendim Latin harflerine geçtiğimiz için okuma oranlarını yükselttik. Ben de onlara diyorum ki İran alfabesini değiştirmedi. Bunların da okuma oranı bizden farklı değil, yani yüzde 100'e yakındır. Suudi Arabistan, Ürdün, Maldivler öyle yani Arap alfabesi kullanan birçok ülke var ki onlarda da okuma oranı bizim gibidir. Buna mukabil Latin harfleri kullanan bazı Afrika ülkeleri Haiti, Benin, Sierra Leone, Gine, Mali, Nijer ve Burkina Faso. Burkina Faso okuryazarlık oranı yüzde 28. En yükseği de Togo 57. Yani okuryazarlık oranları 28-42 gibi gidiyor. Bunları Latin harflerini kullanıyorlar. Latin harfleriyle okuryazarlığı daha çok yükseltememişler.” ifadelerini kullandı.

“Alfabe ile okur yazarlığın bağı bizde iddia edildiği gibi çok yüksek değil”

Esas meselenin hangi alfabe olursa olsun öğretecek kişilerin olması gerektiğini söyleyen Doğan, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Yani sizin bir kadromuz olması lazım ki yaygın şekilde öğretim yapabilesiniz. Birincisi bu, ikincisi bunun yapılabileceği mekanların olması lazım. Yani okullar, sınıflar, derslikler bütün bunlar olduktan sonra yani yeterince öğretici kadro, yeterince okul ve öğretim malzemesi oldukça her alfabeyi öğretebilirsiniz. Bugün de çocuklara bakıyorum birinci sınıfa gidenler ancak 2-3 ayda okuma yazma öğrenebiliyor. Yani alfabe ile okur yazarlığın bağı biz de iddia edildiği gibi çok yüksek değil. Bunu yapabilecek teşkilatımız, mekânınız ve malzemeniz olması lazım. Yani istenildiği kadar bina yapıp açılamıyordu. İstendiği kadar hızla öğretici yetiştirilemiyordu. O yüzden 1929'dan 1938'e kadar okur yazarlık oranı ancak yüzde 20'ye yükseltildi. Mustafa Kemal Paşa meşhur Sarayburnu konuşması var. Orada diyor ki ‘Latin harflerini geçeceğiz. Bütün millet üç beş yıl içinde okur yazar olacak.’ Bu millete söylenen bir laf ama bunun uygulaması böyle olmadı. Hatta Türkiye 1960'lara kadar yüzde 50'leri bile bulamadı. Yüzde 40'lardaydı.”

“Herkes, İstanbul'da Arapça alfabeyle basılan bir gazeteyi, dergiyi, kitabı rahatlıkla okuyordu”

Doğan, “İslam dünyası dediğimiz yani İslam ülkelerinin doğudan batıya doğru orta kuşak diyebileceğimiz bir kuşak burası. Buna mümbit hilal diyorlar. Yani Verimli Hilal diyorlar. Hindistan'dan, Çin'den, Türkistan'dan, İran'dan, Türkiye’den Fas'a kadar gidiyor. Bunun 35. paralele kadar olan kısmı Arapçanın hâkim olduğu bölgedir. 35. paralelin Kerkük bölgesinden başlıyor. Halep ve onun kuzeyi ise Türkçe hakimdir. Eskiden bu iki dünyanın tek alfabesi vardı. Bu alfabe ciddi geçiş genlik sağlıyor. Bir kere bizim Türklerle münasebeti de kolaylık sağlıyordu. Osmanlı yazısının eski yazının şöyle bir özelliği var. Şekil alfabesi mesela ‘Çarşamba’ diyoruz ya biz, aslında bu ‘caharşebih’ diye yazılır. Farsça bir kelimedir. Düşünelim şimdi Erzurumlunun telaffuzu ile İzmirlinin telaffuzu şimdi bile farklı o zaman daha farklıydı. Ama yazılışı aynı ‘caharşebih’ yazılıyor ‘Çarşamba’ diye okunuyor. ‘Bazıhav’ yazılıyor ‘bedava’ okunuyor. İmla değişmediği için bütün Türkiler İstanbul'da basılan bir gazeteyi, dergiyi, kitabı rahatlıkla okuyordu. Belki telaffuzu farklı oluyor veya onların yazılı metinlerini biz rahatlıkla okuyorduk. Latin harfleriyle bu mümkün değil.” diye konuştu.

“Latin alfabesinde tüm seslerin karşılığı yok”

Latin alfabesinde tüm seslerin olmadığını belirten Doğan, “Latin harflerine geçen Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan gibi ülkelerde bir de farklı harfler koydular. Biz bazı harflerden vazgeçtik. Mesela genizden gelen bir ‘N’ harfinden vazgeçtik. Böyle birkaç sesimiz daha var. Onları biz alfabe bizden çıkartıp mesela ‘K’ harfi bir tane halbuki ‘kalın K’ var, ‘ince K’ var. Bunu bir türlü çözemedik. ‘K’dan sonra işaret koyarak bunu yapmaya çalıştık. Adam Baki diye okuyor. Halbuki bu ‘Baqi’ yani ‘kaf’ harfi ‘kef’ ile yazılsa ince okunacak. Bilmediği için böyle bir siyasi parti liderleri bile ‘beka’ diye incelterek okuyor. Böyle farklılıklar var. O yüzden Latin alfabesi bir kere Türkilerle bile ilişkilerimizi zorlaştırıyor. Aliya İzzetbegoviç'in de İslam deklarasyonunda böyle bir bölüm var. ‘Latin harfleriyle kolay okunduğu, yazıldığı iddiası saçma bir iddia. Asıl sebep bu değildir. Japonlar kendilerine dayatılan Latin harflerini kabul etmediler. Kendi alfabelerini kullandılar. Bugün Türkiye'den daha fazla okur yazarlık oranları var. Gelişmişlik seviyeleri de Türkiye'den daha fazla’ diyor.” şeklinde belirtti.  

“Alfabe değişikliği ile bizde büyük bir kültürel kopuş oldu”

Son olarak Doğan, “Müşterek zeminlerde, büyük zeminlerde birisi ortadan kaldırılmış oldu. Asıl amaç da buydu. Amaca ulaşıldı yani. Ama tabii bugün şunu görüyoruz. Artık Latin harfleriyle Türkiye'de birçok eser eski döneme ait eserleri de yayınlandı. Tabii neredeyse her yıl 50 bin 60 bin Latin harfleriyle yeni eser yayınlanıyor. Biz böyle çok zengin bir kütüphane de oluşturduk. Yani elbette ki eski harfli kütüphanemiz de zengindi ama şimdi 90 yıl içinde bu sefer de Latin harfleriyle bir literatür meydana getirdik. Dolayısıyla başlangıçta alfabe değişikliği bizde büyük bir kültürel kopuş oldu. Arkasından dil devrimi bu kopuşu daha da ciddi noktalara doğru taşıdı. Bugün dolayısıyla biz eski kültürümüzü anlama konusunda ciddi sıkıntı içindeyiz.” dedi. (İLKHA)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55