Taziye Kültürümüz!
Taziye, cenaze sahibini teselli etme, acısını paylaşma, hafifletme, ona destek olma ve sabır dileme anlamlarına gelir. İmtihan için gönderildiğimiz şu fani dünyada ölüm de hayatın bir gerçeği olarak karşımızda duruyor. Ölümle bağlantılı olarak, cenaze ve taziyeler de hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır.
Bireyselleşmenin ve maddiyatın öne çıktığı, özellikle herkesin kendi işi ile uğraştığı, herkesin kendi dünyasında yaşadığı günümüzde düğün, cenaze ve taziyeler ailelerimizi ve toplumumuzu bir arada tutan, akrabalık bağlarını ve geleneklerimizi koruyan sosyal müesseselerdir. Bu kurum ve geleneklerimize İslam dairesinde sahip çıkmalıyız.
Bu kurumlarımıza sahip çıkmazsak, zamanla ve maddiyatın ön plana çıktığı ve neredeyse aynı evde yaşayanların bile dijitalleşmenin etkisiyle bir araya gelmediği bir toplum düzeninde aile bağları ve akrabalık diye bir olgu kalmayacak ve elimizdeki son kale de yıkılacaktır.
Geçmişte nüfusun az olmasının etkisiyle taziyeler evlerde, evlerin damlarında veya bahçelerde yapılırdı. Kentleşmenin ve nüfusun artmasının etkisi ile önce taziye çadırları sonra da taziye evleri, tıpkı düğün salonları gibi zamanla ve ihtiyaca binaen ortaya çıktı.
Toplumumuzda cenaze ve taziyelere gösterilen ihtimam zamanla azalmaya yüz tutsa da etkin bir şekilde devam ediyor. Geçmişte uzun süren taziyeler taziye sahibine büyük bir külfet yüklerdi. Taziye evlerinin hemen hemen her mahalle ve her köyde yapılması ile taziye süresi 3 gün ile sınırlandırıldı. Bu durum taziye sahipleri ve akrabalarının yükünü hafifletme noktasında önemli bir adım oldu. Çünkü taziye sahipleri ve akrabaları eskisi kadar olmazsa da işyerlerini kapatır ve taziye süreci boyunca taziye evinde ve öncesinde hastanede sürekli kalır ve hem hastanın durumunu takip eder hem de misafirleri ağırlar.
Taziye sürecinde aynı memlekette olan akrabalar yanında uzakta olan akrabalar da taziyede bulunmak üzere gelirler. Ciddi bir masraf ve zaman kaybına yol açsa da yakın akrabalar bundan geri kalmaz ve taziyede bulunmayı bir görev addederler.
Taziyelerde genellikle imamlar ve Seydalar gelenekleştiği şekilde mikrofonla gelenler adına taziye duası okur. Zaman zaman da hasta veya uzakta olup da gelemeyip telefon açanlar yerine vekaletle duayı okur.
İmamlar taziye ruhuna uygun bir şekilde dini sohbetler ile halkı bilgilendirir ve taziye sahibine sabır telkin edici sohbetlerde bulunurlar. Aynı şekilde Kur’an tilaveti ile gönüllere hitap edilir.
Bilindiği gibi taziyenin amacı merhumun aile ve akrabalarının acısını paylaşmak ve teselli vermektir. Bu hakikat bilinmesine rağmen zaman zaman taziyelere gelenler ve yakın akrabalar taziyede olduklarını unuturcasına, taziye ruhuna aykırı bir şekilde konuşma ve davranışlarda bulunurlar. İmamların Kur’an-ı Kerim tilaveti veya sohbetleri sırasında sesli bir şekilde toplu konuşmalar yapanlar oluyor. Bu davranışlara karşın imamlar zaman zaman uyarıda bulunsalar da maalesef bu durum birçok taziyede oluyor. Konuşma dışında sesli bir şekilde gülen ve kahkaha atarak densizce davranışlarda bulunanlar bile olabiliyor. Bu davranış sahipleri sözde teselli için geldikleri taziyede taziye sahiplerine ve acılarına hakaret ettiklerinin farkında bile değiller.
Maalesef toplumumuzda az da olsa taziyelerde İslam’ın konuşulmasını ve anlatılmasını hazmedemeyen ve bundan rahatsız olan nasipsizler de olabiliyor. Zaman zaman bu kişilerle de taziyelerde karşılaşabiliyoruz.
Her şeye rağmen aile ve akraba bağlarımızı ayakta tutan ve toplumu birleştiren ve sürekli olarak İslam’ın anlatıldığı ve ölümle hesabın hatırlatıldığı taziye geleneğimizi devam ettirmeli ve bu geleneğimizi ifrat ve tefrite kaçmadan sonraki nesillere aktarmalıyız.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.