Gazze’nin Feryadı ve Zilletin Resmi
Ülkemiz ve dünya kamuoyu farklı konuları önceleyip gündem yaparken, Gazze Şeridi’nde israil terör örgütü (İTÖ)’nün soykırım savaşı, kuşatma, açlık, gıdasızlık ve ilaçsızlığı silah olarak kullanarak ağır bir şekilde Gazzeli Müslümanları kırmaya devam ediyor.
Geçen hafta Rusya lideri Putin, Ukrayna ile doğrudan müzakerelerin 15 Mayıs'ta İstanbul'da ön koşulsuz yeniden başlatılmasını önerdi. Bu teklif sonrası ABD Başkanı Donald Trump, Putin gelirse kendisinin de gelebileceğini söyledi. Ancak ne Putin ne de Trump İstanbul’a gelmedi. Heyetlerin görüşmelerinden ateşkes çıkmadı ve adeta dağ fare doğurdu. Türkiye vaktini ve enerjisini Gazze’ye doğrultması gerekirken, Ukrayna-Rusya barış görüşmeleri çok önceliğimizmiş gibi buraya odaklandı.
Geçen yazımda Trump’ın körfez ziyareti öncesi ABD ve işgal basınında “Trump, Netanyahu’dan bıktı, üzerini çizdi” şeklinde pompalanan haberlere dikkat çekmiştim. Trump, Suudi Arabistan, BAE ve Katar’ı ziyaret etti ve ziyaret sırasında bu üç ülke liderinin gösterdiği aşağılık kompleksinin nirvanası sayılacak şekilde zilletin resmi sahnelendi. Trump, gösterilen aşırı ilgi, saygı ve para akıtmalarına rağmen onları insan yerine bile koymadı. İnsanın parasıyla rezil olması böyle bir şey olsa gerek. 7 Ekim’den beri soykırım savaşının açık sponsoru ve destekçisi olan ABD yönetimlerine 3,2 trilyon dolar para vererek katliamları ve vahşeti ödüllendirdiler. ABD efendilerine bu kadar cömert olanlar neden Gazze’ye bir bardak su göndermekten acizler? Allah’u Teâla sizi de taptığınız koltuklarınızı da İTÖ ve ABD ile birlikte yerin dibine geçirsin inşallah.
Katar, Mısır ve Türkiye’nin girişimleri ile HAMAS, ABD yönetimiyle görüştü ve “ateşkesin sağlanması, Gazze'ye girişlerin açılması, insani yardımların girişinin sağlanması için” ABD-israil çifte vatandaşı esir asker Idan Alexander'ı serbest bıraktı. Peki, ABD’li esir bırakıldıktan sonra verilen sözler yerine getirildi mi? Tabi ki hayır. Burada en kârlı çıkan Trump oldu. Hem esirini aldı hem de köle ruhlu yöneticileri iyice söğüşledi.
Peki, Gazze’de bir şey değişti mi? Aksine Gazze’de saldırılar arttı ve son bir haftada yüzlerce Filistinli sivil şehid edildi ve İTÖ geniş çaplı yeni bir kara harekâtı başlattı. Buna karşın caydırıcı güç olmasını umduğumuz Türkiye neden ağırlığını koyup Gazze’de ateşkes ve insani yardımların girişini sağlamaya çalışmıyor? Gazzeli çocukların açlıktan kavrulması ve bombalardan cayır cayır yanması Ukrayna-Rusya barışı ve diğer gündemlerden daha önemli değil mi? Artık Gazze’nin ve insanlık vicdanının bir saniye bile beklemeye tahammülü kalmamıştır.
Hafta sonu Bağdat’ta toplanan ve karar alması beklenen Arap Birliği'nin 34. Zirvesi Sonuç Bildirisi'nde Filistin halkının topraklarından göç ettirilmesi reddedilerek, Gazze Şeridi'nde ateşkesin derhal sağlanması için çağrı yapıldı. Peki sonuç? Sadece konuşma var icraat yok. Hipnotize olmuş ümmetin devletleri ve kurumlarının haline bakın? Kınama yapmaktan öte bir şey yaptıkları yok! Yuh olsun sizlere ve işgal ettiğiniz koltuklarınıza!
Ürdünlü siyasi analist Hazem Iyad, durumu veciz bir şekilde özetlemiş: “Arap Zirvesi herhangi bir yenilik getirmedi, sonuçlarına güvenilemez; aksine Filistin direnişine itimat etmeliyiz.”
Şehid Seyyid Kutub, bu gerçeği yıllar önce ne güzel ifade etmiş: “Şu gördüğünüz Arap ordularının varlığı, İslam'ı ve Müslümanları korumak ve onları savunmak için değildir. Tam aksine bu ordular sizi, çocuklarınızı ve kadınlarınızı öldürmek için desteklenen ordulardır. Yahudi ve kafirlere bir tek kurşun dahi asla sıkamazlar.”
Üstad Kutub yaşasaydı görecekti ki, sadece Arap ülkeleri değil, bütün İslam ülkeleri (Yemen hariç) aynı durumdalar.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.