Var mısınız bir samimiyet testi yapalım?
1- Şaşmaz ve sapmaz adalete kim sahiptir?
2- En doğru hükmü kim verir?
3- En güzel sözü kim söyler?
Eğer ‘en iyiden’ bahsediyorsak bu soruların Müslüman yada farklı dinden olsun fark etmez kelimeler değişse de özünde tek bir cevabı var: ALLAH!
Peki, bu sorulara doğrudan şahsımızı ilgilendiren yenilerini ekleyelim:
1- İnançlı bir insanın kimin adaleti ve hükümleri ile yaşaması gerekir?
2- Allah’a ve onun kitaplarına iman etmişsek eğer, O’nun emrini terk edip başka kurallara uymamız mümkün mü?
3- İnançlı bir insanın Allah’ın Kanunları için ‘bu çağa uygun değil’ yada ‘gereksiz’ deme gibi bir şansı varmı?
4- Allah’ın kanunlarına yüz çevirip başka yerlerden beşer sözleri ithal etmemiz durumunda hala Müslüman olduğumuzu iddia etmemiz mümkün mü?
Ben bu soruları birebir sohbette kime sorsam cevaplar hep aynı : ‘Tabi ki en güzel kelam Allah’a aittir, Allah’tan adaletlisi olamaz, elbette Müslüman Allah’ın indirdiği ile hükmetmeli, Avrupalılar kim yaaa… onların kendine hayrı yok zaten…… vs.
Teorik olarak hiç sıkıntı yok. Maşallah herkeste bir iman var ki!!! duygulanmamak mümkün değil.
Peki, genelde siyasetçilerin sık kullandığı tabirle % 99’u Müslüman olan, her mahallesini camiler ile donatmış, mümin kalplerle! Dolu olduğu iddia edilen ülkemizde gerçekte durum ne?
Bakalım kimin kanunları ile hükmediyoruz:
1. Ceza hukuku İtalya’dan.
2. Medeni hukuk İsviçre’den.
3.Askeri hukuk Almanya’dan.
Ne kadar enteresan!!! Apaçık Kur’an ayetleri ve onun hükümleri dururken, kendilerine verilmiş kitabları çoğunluğunun terk etmiş olması sebebiyle Allah’ın “onlardan veliler edinmeyin, onlar birbirlerinin dostlarıdır” dediği toplumların kanunları ile hükmediyoruz. Ticari ve siyasi ilişkiler elbette kurulabilir ama kanun ve yaşam tarzı ithal etmek neden? Kur’an’da hem onlar, hem de bizler için Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenlerin durumu Maide Suresi’nde bulunan üç farklı ayette açıkça belirtiliyor.
Ayetlerin özellikle son cümlelerine dikkat edin:
Maide 47:
‘İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.’
Maide 45:
’Biz onda, onların üzerine yazdık: Can’a can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.’
Maide 44:
‘Gerçek şu ki, biz Tevratı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah’ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.’
Ayetlerde açıkça görüldüğü gibi Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler için üç seçenek var: Kafir, zalim, fasık. Maide Suresi’nde Yahudi ve Hristiyanlarla ilgili ayrıntılı bir açıklama yapılıyor. Sonra 48. Ayette sıra bize geliyor. Özellikle ayetteki ’ Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma.’ ifadesine dikkat edin. Bugün bizim yaşadığımız durumu ne kadar güzel anlatıyor. Kendileri kitaplarından yüz çevirmiş, hükümlerini uygulamayan bu toplumlardan kanun ithal edip onların ‘hevalarına’ uyan, Allah’ın kanunlarından yüz çeviren biz değil miyiz?
Hiçbir Müslümana Allah’ın kanunu dururken kendi kitabını arkasına atmış, Allah’ın çoğunluğunu ‘kafir, fasık, zalim’ ilan ettiği toplumların kanunlarından medet ummak yakışmaz.
Bu ülkenin tarihinden gelinen noktanın analizini yapmak hiç de zor değil.
‘Örtenlerden’ değil samimi bir şekilde iman edip teslim olanlardan olalım…
Selam ve Dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.