,
  • BIST 10276.88
  • Altın 2387.588
  • Dolar 32.2367
  • Euro 34.7051
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 3 °C
  • İzmir 11 °C
  • Antalya 16 °C

Filistin ve İsrail Gerçeği

İhsan Pınar

Google Arşivinde çok daha fazla bilgiler olduğundan, her yazılanın altına kaynağını yazmayacağım.

        Binlerce yıldan beri bu topraklara, Filistinlilerin yaşadığı ülke anlamına gelen “Plastıne/Filistin” denilmektedir. İbrahim peygamberin torunu Yakup’a nispet edilen İsrail oğulları, MÖ 1200 yıllarda Mısır’dan kovulunca Musa (as) öncülüğünde Sina yarım adasına geldiler. Ve belki de şımarık bir topluluk olarak, firavundan çok daha fazla Musa peygambere karşı geldiler, itiraz ettiler. Ve nihayetinde Yuşa zamanında Filistin’e yerleştiler. Musa (as) zamanında Musevi, Hz. Süleyman’dan sonra da Yahudi olarak anıldılar. İbrahim, Musa ve Süleyman (as) Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlarca peygamber ve Kudüs de kutsal bir şehir olarak kabul ediliyor.  

        MÖ. 722 yılında Asur imparatorluğu tarafından işgal edilen ülke, MÖ. 586’de Babil Krallığının istilasına uğramış. Mabetleri yıkılmış, Yahudiler Babil’in her tarafına sürülmüş.

        MÖ. 64’te zamanın süper gücü Romalılar tarafından işgal edilmiş. Yahudiler, Romalıların hâkim olduğu her tarafa sürgün edildiler. 

        Doğumu Miladi takvimin başlangıcı kabul edilen Hz. İsa, Filistin’in Beytüllahim şehrinde doğmuş. Kardeşleri Hz. Yusuf’u hazmetmeyen İsrail oğulları, Hz. İsa’yı kabul etmediler ve onu çarmıha gererek, işkencelerle şehit ettiler!

        Romalıların Hıristiyanlığı kabul etmelerinden sonra uzun bir süre hâkim oldular. 637’de Müslümanların hâkimiyetine geçen Kudüs, haçlıların 88 yıllık dönemleri hariç 1917’ye kadar Müslümanların idaresinde kaldı. 1917’de ülkeyi işgal eden İngiltere, Avrupa’daki Yahudileri buraya göç etmeleri için her türlü destekle Devlet Kurma sözü verdi.    

        Yahudiler gittikleri ülkelerde toplu yaşadılar ve ülkelerin ticaret ve ekonomisini ele geçirdiler. Kendilerini ‘üstün ırk’ görmelerinden ve din farklılığından dolayı, yerleşik halklarla geçinemediler. Bulundukları hemen hemen bütün ülkelerde defalarca sürüldüler, kovuldular.

         800 – 1100 yılları arası Avrupa’da 1,5 milyon Yahudi yaşamaktaydı. 1096 – 13. Yüzyıl arasındaki Haçlı seferleri zamanında Filistin'deki Müslümanlar ile Yahudiler ayrım gözetmeksizin ya katledildiler ya da köle olarak satıldılar. Haçlıların Yahudileri katletmesi, seferleri sırasında Avrupa'da başladı ve Kutsal Topraklarda devam etti. Ortodoks Aşkenaz Yahudileri bugün dahi Haçlılar sebebiyle ölenler nedeniyle anma duası okurlar.

        Yahudiler, Avrupa ülkelerinde sıklıkla katledilmişler ve kovulmuşlar. Baskılar Haçlı Seferleri sırasında zirveye çıkmıştı. 1.Haçlı Seferi sırasında, Ren ve Tuna boylarındaki Yahudi cemaatleri tümüyle yok edilmiş. 2.Haçlı Seferi sırasında, Fransa Yahudileri sık sık katledilmiş.1251 ve 1320'deki Haçlı Seferleri'nde de Yahudiler saldırıya uğramış.

        Haçlıların yıkılmasıyla Avrupa'da Yahudilere yönelik baskılar ve Yahudileri ülkelerinden kovma olayları arttı. Yahudiler 1290'da İngiltere,1306'da Fransa ve 1421’de Avusturya’dan kovuldu.

        1376’da Macaristan ve 1394’te Fransa’dan kovulan Aşkenaz Yahudileri Osmanlılara sığındı.

        Hristiyanlar İspanya'yı Müslümanlardan aldıktan sonra Yahudiler, İspanya'dan 1492'de ve Portekiz'den 1497'de kovuldu. Çoğu Yahudi Hristiyanlığa geçtiyse de, Yahudi dönmelere karşı önyargı devam etti. İtalya'da da gettolarda yaşamaya zorlandılar.

        1648-1654 yıllar arasında Ukrayna'da gerçekleşen Hmelnitski Ayaklanması sonucunda 100 binden fazla Yahudi katledildi, kalanlar da göç etmek zorunda kaldı.

        Britanya 1840’da Kudüs’te bir elçilik kurduğunda Lord Palmerston, kendi çıkarlarını korumak üzere burada bir Avrupalı Yahudi yerleşim kolonisi kurma düşüncesini ortaya attı. Avrupa ve Amerika basını “Vatansız halka, halksız vatan” sloganı kampanyalarıyla, bu fikri besledi.

        Bulundukları ülke halklarıyla geçinememeleri; dışlanmaları, sürülmeleri, katledilmeleri ve 19. Yüzyılda artan antisemitizm, Yahudilerde ‘Siyonizm’ fikrini güçlendirdi. O günün süper güçleri İngiltere ve Amerika’dan Filistin, Kıbrıs veya Uganda’da bir Devlet kurmak için destek istediler. Onları içlerinde istemeyen Avrupa, “hasta adam” dedikleri ve parçalamak istedikleri Osmanlı İmparatorluğu içinde bir devlet kurmak istediler. Bu amaçla özellikle Avrupa ve Rusya’daki Yahudileri Filistin’e göçe teşvik ettiler. Siyonist liderlerden Thedor Herzl’in, Filistin’de toprak verilmesi karşılığında Osmanlının bütün borçlarını kapatma teklifini Sultan Abdülhamit kabul etmedi.

        1917’de İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour yayınladığı deklarasyonla Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasına yardım edileceği sözünü verdi. Balfour Deklarasyonu, Milletler Cemiyeti tarafından 1922'de onandı ve 1923'te yürürlüğe sokuldu.

        1921'de Siyonist Komisyon'a resmî olarak "Filistin Yahudi Ajansı" statüsü verildi. Desteklerle Avrupa’nın her tarafından Yahudiler Filistin’e göçe teşvik edildi. İngiltere işgal ettiği Filistin topraklarının 300.000 dönümün dışardan gelen Yahudilere hibe etti. İstediği ağır vergileri ödeyemeyen Filistinlilerden gasp ettiği yüz binlerce dönümü de çok ucuz fiyatlarla Yahudilere sattı.

        Kurdukları Haganah, Irgun ve Lehi örgütlerini silah ve her türlü yardımlarla destekleyerek, Filistinlilere saldırttılar. Bu örgütler köy basarak kadın, çocuk bütün köylüleri vahşice katlederek topraklarına el koydular. Ve aynı zihniyet günümüze kadar devam etmektedir. Mesele Hamas veya bir başka şey değil. İlk günden beri Yahudilerin tek amacı; Filistinlileri katlederek kaçırtmak ve topraklarını işgal etmek. Bu amaçla sürekli olarak katliamlar yaparak ele geçirdikleri topraklara, dışardan getirdikleri Yahudileri yerleştiriyorlar.

        Avrupalıların Filistin’de bir Yahudi Devleti kurmak istedikleri tarihte, Avrupa’da milyonlarca Yahudi yaşamaktayken, 1904’te Filistin’de yaşayan Yahudi sayısı 25.000 idi. Nitekim 1933’te 6 milyon Yahudi’nin Almanlarca katledildiği söylenir. Yahudileri katleden, sürgün eden, antisemitizm sebebi ve onları içlerinden kovan Avrupalılar, onları İslam coğrafyasının başına bela ettiler. Bir nevi çöplerini bizim topraklara döktüler. Yaptıkları zulümleri unutturmak ve bizi birbirimizle uğraştırmak için de, bütün imkânlarıyla İsrail’i desteklemekte ve tahrik etmektedirler. Yahudiler de şeytan çarpmış gibi kendilerine bunca zulmü yapan Avrupalıları unutmuşçasına, dağınık ve zayıf gördükleri Müslümanlara saldırarak topraklarına el koymaktadırlar.

        1904’te 25.000 Yahudi’ye karşılık, Filistin topraklarının 0.073’ne sahiptiler. İngilizlerin Filistin’de Yahudilere Devlet sözü verdikleri 1917’de; Filistin’de de 570.000 Müslüman (%80), 74.000 Hristiyan ((%10) ve 75.000 (%10) Yahudi yaşamaktaydı.

        Yahudilerin göçe teşvikleri ve kurdukları örgütlerin Filistin köylerini basarak katliam yaparak köyleri boşaltmalarıyla, sürekli olarak topraklarını genişlettiler. 1948'den önce Filistin’de 1,4 milyon Filistinli yaşıyordu. İsrail'in kuruluşuna giden süreçte silahlı Siyonist çeteler tarafından düzenlenen terör saldırıları nedeniyle 800 bin Filistinli evlerini terk etmek zorunda kaldı. İsrail güçleri Filistinlilere ait ele geçirdiği 774 şehir ve köyden 531 tanesini tümüyle yıktı. Sonradan kurulacak İsrail’in Başkanı olacak, o günün terör örgütü lideri Menahem Begin, Kudüs yakınındaki Deir Yasin köyünü basarak kadın çocuk bütün insanları katlettiği katliamı anlatırken, “Eğer Deir Yasin zaferi olmasaydı, İsrail devleti olmayacaktı” şeklinde, kadın ve çocukları katletmeyi ‘zafer’ olarak gösterip kendi zalimliklerini itiraf etmektedir. İsrail yetkilileri ekranlar önünde açık açık “Kadın, çocuk tüm Filistinlileri öldürün” emrini vermektedirler.     

         BM 1948’de Filistin topraklarını böldüğünde, 1947’de Filistin topraklarının % 6’sına sahip olan Yahudilere Filistin topraklarının % 57’si peşkeş çekiliyordu. Nüfusun % 70’ni oluşturan Müslümanlara da toprakların % 43’ü bırakılıyordu.  

        Ama batıdan destek alan İsrail hiç durmadı. Filistinlileri kaçırtıp topraklarına el koymak için katliamlarına devam etti. Artık tek tek evlere de el koyuyorlar. Dışardan getirdikleri ve silahlandırdıkları ‘Yerleşimciler’ İsrail polisi desteğiyle evden çıkanların kapı anahtarlarını kırarak evlerine el koyuyorlar. Bu gün Filistin topraklarının % 80’dan fazlasını işgal eden İsrail’in, Filistin topraklarıyla yetineceğini sanmayın. Kendilerini özel ve efendi gören Siyonistler, kendilerine vaat edildiğine inandıkları ‘Nil’den Fırat’a kadar’ ideallerini aşama aşama gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

        Arap devletlerden medet bekleyenler de, bölgedeki bütün devletlerin 100 yıl önce İngiltere – Fransa tarafından cetvellerle kurulduğundan beri; sistem ve işbirlikçi idarecilerle ABD ve Avrupa’nın kontrolünde olduğunu unutmasınlar. Halkına ve değerlerine sahip çıkacak Mursi gibi liderlerin de; kara propaganda, algı operasyonları ve içerdeki işbirlikçilerin yardımıyla askeri darbelerle devrildiklerini görmeleri gerek…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55