ABD’nin Ülkemize yönelik icraatları giderek yoğunlaşmaktadır. ABD’nin Ülkemiz üzerinde oynadığı; Planları, programları ve tezgahları arttıkça artıyor.
Atatürk Havaalanı saldırısı ABD’nin plan ve programı ile gerçekleşmiş gibi gözüküyor. ABD’nin saldırı öncesi vatandaşlarını uyarması bu olaydan haberi olduğunu ve muhtemelen kendinin bu işi tezgahladığını gösteriyor.
Saldırı gününe denk gelen ABD Ulusal Kurtuluş günü resepsiyonunun saldırıya iki saat kala ABD Konsolosluğunca iptal edilmesi bu olayın gerçekleşeceğini ABD’nin yakinen bilmesi anlamına gelmektedir.
Nitekim daha önceki saldırılarda da ABD’nin vatandaşlarını uyarmasının akabinde saldırılar gerçekleşmişti. Her ne hikmetse, DAİŞ tarafından üstlenen saldırıların tümü yabancı uyruklulara karşı gerçekleştirildi. Ya da yabancı uyrukluların yoğun olduğu yerlerde gerçekleştirildi.
Atatürk Havaalanı saldırısı DAİŞ tarafından ve Dış hatlar terminalinde gerçekleştirildi. Amaç Uluslararası kamuoyunun dikkatini Türkiye’ye çekmekti.
Türkiye’de güvenliğin sağlanamadığı yönünde algı oluşturulmaya çalışıldı. Ayrıca DAİŞ’in ne kadar barbar olduğu ve Uluslararası bir sorun haline geldiğini Dünya kamuoyuna göstermek de istendi.
Ama asıl mesele Türkiye’nin DAİŞ ile uğraşıp Suriye’den uzak durması olarak görülebilir. Zira Türkiye’nin Rusya ile tabiri caizse barışıp Suriye meselesinde stratejik işbirliği yapma durumu söz konusudur.
ABD eliyle PYD’nin Türkiye’nin Güneyinde oluşturmak istediği Özerk hatta bağımsız yapıyı istemeyen Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması konusunda Rusya ile işbirliği yapabilir.
Türkiye’nin Rusya ile stratejik işbirliği yapması ve Suriye’nin Üniter yapısının korunması ABD’nin İsrail ile yaptıkları Suriye’nin bölünmesi planlarına zarar verir.
İşte tam da burada ABD, İsrail ve İngiltere’nin ortaklaşa kurdukları DAİŞ terör örgütü devreye konuldu. Türkiye’nin çabaları söndürülmek istendi.
Öyle görünüyor ki, ABD; DAİŞ ve PKK saldırılarını Türkiye’nin geneline yaymak istiyor. Türkiye’deki vatandaşlarını sık sık uyarması, Türkiye’ye vatandaşlarının zorunlu olmadıkça gelmemeleri konusundaki ikazları, Elçilik ve Konsolosluk görevlilerinin Türkiye’deki kalış sürelerini kısaltması, Türkiye’ye gelen ABD’nin diplomatlarının ve görevlilerinin ailelerini getirmemeleri konusunda tembihlemesi ABD’nin terörü yaygınlaştırmak istediğini göstermektedir.
Türkiye’nin PKK üzerinde giderek yoğunlaşan baskısı ve PKK’nın etkisinin zayıflaması DAİŞ’in de devreye girmesini zorunlu kıldı.
DAİŞ ve PKK’nın yaptıkları olay ve saldırılarda verilen mesajlar farklı olmaktadır. PKK daha çok asker, polis ve yerli sivil halka saldırırken, DAİŞ yabancı sivillere saldırmaktadır.
Böylelikle PKK yurtdışına karşı şirin gösterilirken, DAİŞ Uluslararası kamuoyunun nefretini kazanmaktadır. Yani her iki örgütün de konjonktür olarak ayrı görevleri vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.