Vatikan Kafalılar!

AB liderlerinin Katoliklerin Ruhani temsilcisi Papa Francesco tarafından kabul edildiği yönündeki haberleri birçoğunuz okumuştur.

            AB liderlerinin Vatikan’a gidip bir Papa tarafından kabul edilmesi gayet normal karşılanmakta ve “Laiklik elden gidiyor, Yobazlar geliyor!” naraları atılmıyor.

            Batıyı anlarım da bizim “Vatikan Kafalılar” da suskun. Oysa bizde yani Türkiye’de aynı durum olması mümkün mü?

            Bir Dini Liderin, bir İmam’ın ya da Diyanet İşleri Başkanının Siyasi Liderleri kabul etmesi mümkün mü?

            Ne haddine, hemen Batı endeksliler ve Vatikan kafalılar nasırlarına basılmışçasına bağırıp çağırırlar.

            Şeyh Said gibi bir âlime tahammül edemeyen mason localarının ezelden ve atadan devam ede gelen yerli piyonları seslerini yükseltmeye başladılar.

            Rahmetli Erbakan Başbakanlığı döneminde birkaç tarikat liderini kabul etti ve ağırladı diye Papa’nın temsilci gazetecileri "tam tam" sesleri ile yuhalamaya kalkıştılar.

            Vay neymiş efendim, bir Başbakan nasıl olur da Sakallı ve Cübbeli olanları karşılayıp ağırlayabilirmiş?

            “Müslüman mahallesinde Salyangoz satanlar”,”Vatikan Kafalılar”,”Mason Localarının kuklaları” hepinizi tanıyor ve biliyoruz.

            O kadar Laik ve Demokrat iseniz Papa Francesco’nun AB liderlerini kabulünü ve Francesco’nun etrafında pervane olmasını da eleştirin.

            Hadi bakalım. Sıkıysa yazın da görelim. Siz Müslümanlar üzerine baskı ve hegemonya kurmaya hazırsınız.

            Sahibinizin, dolayısıyla parasının kulu kölesi olduğunuz için “Parayı verenin düdüğü olmaya hazırsınız!”

            Vatikan kafalılar etrafımızda dolaşmakta, AB’ye ve Hıristiyanlara övgüler yağdırmakta memleketine ise düşman olmaktadır.

            Yediği çanağa pisleyen değişik mahlûkatlar bugün Müslüman olduğunu iddia etmekte, Müslüman’ın yaşantısına müdahale etmekte, Hıristiyan ve Yahudiler için her şeyi mubah görmektedir.

            Ezik bir psikoloji içinde AB hayranı olan ve AB’nin bilimin ve gelişmenin öncüsü olduğunu dile getirenler; Osmanlının, Endülüs’ün, Abbasilerin ve Emevilerin yetiştirdiği âlimleri ve bilimi görmemektedirler.

            Yazıklar olsun…