,
  • BIST 10082.77
  • Altın 2430.881
  • Dolar 32.3957
  • Euro 34.7576
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 14 °C
  • Antalya 20 °C

İşgalcilere karşı siyasileri harekete geçirmek için TBMM'ye yürüyen grup basın açıklaması yaptı

İşgalcilere karşı siyasileri harekete geçirmek için TBMM'ye yürüyen grup basın açıklaması yaptı
Filistin İçin Kıyam Hareketi öncülüğünde Güven Parkından TBMM'ye yürüyen grup tarafından sağlıkçı, hukukçu ve mühendisleri temsilen üç farklı basın açıklaması yapıldı.

Türkiye'nin farklı bölgelerinde, Filistin İçin Kıyam Hareketi üyeleri Ankara'da bir araya geldi. Grup Ankara'nın Çankaya İlçesi Kızılay sentinde Güven Park önünde toplandı.

Güven Park'tan TBMM'ye toplu şekilde yürüyüş polis engeline takıldı. Grup parçalar halinde yürüyüş gerçekleştirerek TBMM Çankaya Kapısında bir araya geldi. Burada basın açıklaması yaptıktan sonra eylemi bitirmeyi hedefleyen grup, tekrar polis engeline takıldı. TBMM Kapısı önünde açıklamaya izin vermeyen polis ile Filistin İçin Kıyam Hareketi üyeleri arasında yaklaşık bir saat süren görüşmeler ardından TBMM karşısında basın açıklaması yapılmasına izin verildi.

TBMM karşısında bir araya gelen Filistin İçin Kıyam Hareketi üyeleri, burada Filistin'in yanında ve işgalcilerin karşısında olduklarını belirten sloganlar atarak, işgalci siyonit teröristlerin yaptığı barbarlığa tepki gösterdiler. Gazze'deki katliama can suyu olan işgalcilerle ticaretin durdurulması gerektiği hatırlatıldı.

Sık sık tekbirlerin getirildiği açıklamada, Filistin İçin Kıyam Hareketi adına bir sağlıkçı, bir hukukçu ve bir mühendis ayrı ayrı basın açıklaması okudu.

"Müslümanlar olarak yaşanan soykırımı izledik, bazılarımız yalnızca kahrolsun israil diyebildi"

Sağlıkçılar adına Mehmet Rasim Meriç, Filistin için Gazze için kıyam etmeye geldiklerini belirtti.

Filistin'deki zulmün boyutlarını herkes biliyor ve görüyor diyen Meriç, "Ne yazık ki biz de bunları anlatarak başladığımızda medya sadece bu kısımları alıp etliye sütlüye dokunmadan haber yapıyor. Ya da hiç vermiyor. O yüzden en başta söylüyorum ki muhatabımız burada mevcut güçleri ve onlara verdiğimiz temsiliyetleri gereği meclis ve hükümettir. Sayımız az da olsa, şartlar zor da olsa biz buraya doğru tarafın kıyamını göstermeye ve yetki sahiplerine harekete geçme çağrısı yapmaya geldik. Gayet sakin ve medeni biçimde talep ve isteklerimizi iletmenin hakkımız olduğunu biliyoruz. Öte yandan bunları sesimizi duyurabildiğimiz yerlere ulaştırmanın vazifemiz olduğunu da biliyoruz. Bizler aylardır oynanan tiyatronun farkındayız. Zalim zulmünü artırarak devam ederken ülkemiz de dahil hiçbir ülkeden zulmü durdurmaya yönelik somut ve etkili adımlar atılmadı. Batının kurmuş olduğu güya insani düzen ve kurallar geçerliliğini Gazze’de yitirdi. Orada gözü yaşlı çocuk ve kadınların yardım edin diye yalvardığı görüntüler tüm dünyada yayılırken Müslümanlar olarak aylarımızı bunları izleyerek geçirdik. Müslümanlar olarak bunları izledik, bazılarımız yalnızca kahrolsun israil diyebildi ardından akşamları zengin iftar sofralarımızda buluşup rahatımıza bakmaya devam ettik." dedi.

"Bazılarımız sağlam dik duruşlu yöneticilerine güvendi"

Açıklamasının devamında Meriç, şunları aktardı: "Bu noktada bazılarımız batının güya sağlam, çiğnenmez kurum ve yapılarına güvendi. Geçen zaman gösterdi ki bu güven tamamen beyhude imiş. Çünkü güvenildiği gibi olsa şu ana kadar savaşa bir etki ederdi. Bazılarımız sağlam dik duruşlu yöneticilerine güvendi. O, zulme bu kadar rıza göstermez, elinden geleni yapar dedi. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki bu güven de boşa çıktı. Aylardır herhangi bir somut adım atılmayışı da bunun ispatı oldu. Bizler de Müslüman gençler olarak tüm bu boşa çıkan umutlarımızın verdiği hüzün ve hiddetle buraya geldik. Artık bu durumu kabullenemiyoruz. Tarihi kahramanlıklarla dolu, nerede bir mazlum görse yardımına koşan, nerede bir zalim görse ona karşı çıkan bir ecdadın torunları olarak bu sessizliği ve acizliği anlayamıyoruz.  Burada ayakta durmaya kıyam etmeye ve halen oturanları ayağa kalkmaya davet etmeye geldik. Çözüm Müslümanların aklını başına almasında ve bu derin uykularından uyanmasındadır. Ancak bu şekilde bazı kurumları harekete geçirebiliriz. Ey kalbinde İslam’ın nurundan bir damla kalmış kardeşim, sesimi duyuyor isen ayağa kalk, silkelen, kendine gel ve kıyam et. Senin için en anlamlı kıyam nerede ve nasılsa o şekilde kıyam et. Hiçbir kınayıcının kınamasından korkma, Allah’a güvenerek kıyam et. Öyle bir ayağa kalk ki, Müslümanca, geçtiğin yerde bir böcek ezilmesin, bir yaprak incinmesin, doğruluğun ve güvenin timsali ol. Türkiye’nin dört bir yanından bizim gibi kıyam edenler olsa da basın bunu yazmıyor, size ulaştırmıyor. Biz hiçbir dernek STK ve benzeri yapının altında hareket etmiyoruz. Ve bizim kabul ettiğimiz tek sıfat Müslümanlıktır. Bizi bunun haricinde bir sıfatla itham ederek, iftira atarak bu çağrının üstünü örtmeye çalışan olursa işte Allah onun akıbetini de katil israilinki ile bir etsin."

"7 Ekim’den bugüne 6 ay geçtiği halde Gazze için neden elle tutulur hiçbir şey yapmadınız?"

Sürecin çözümüne yönelik yazdıkları metni okuyan Meriç, "Biz bu talepler doğrultusunda somut adımlar atılana kadar burada vicdan nöbetleri gerçekleştireceğiz. Ve şunu bilin ki her seferinde sayımız daha da katlanarak burada olacağız. Buradan tüm kardeşlerimizi bu kıyama davet ediyor ve taleplerimizin sonuç alabilmesi adına herkesi kendi bulunduğu şehirlerde bu kıyam hareketini sürdürmeye çağırıyoruz. Taleplerimizi dile getirmeden önce siyasilere ve devlet yöneticilerine açık yüreklilikle soruyor ve diyoruz ki: 7 Ekim’den bugüne 6 ay geçtiği halde Gazze için neden elle tutulur hiçbir şey yapmadınız? İçi boş kınama mesajlarının ötesine niçin geçemediniz ? En basitinden işgalci israilin elçisini bile neden topraklarımızdan kovamadınız? Niçin siyasi ve ticari ilişkilerinizi kesemediniz? Filistin’e yapılan saldırılar, kardeşlerimizin canlarına, mallarına, kutsallarımıza ve dinimize yapılmış saldırılar değil mi?  Kadınların çığlıkları, çocukların gözyaşları, annelerin feryatları ve Kâbe’den daha aziz olan şehitlerin kanları sizleri harekete geçirmek için yeterli değil mi? Bizlere neden bu utançları yaşattınız? Müslüman gençlerin başlarını neden öne eğdirdiniz?  Tüm bunların farkında olarak yine de siz Yöneticilerimize ısrarla sorumluluklarınızı hatırlatmanın, taleplerimizi defaten iletmenin bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz." ifadelerine yer verdi.

"Bu saldırıların Gazze ye olması ile İstanbul'a Ankara'ya olması arasında hiçbir fark yoktur"

Türkiye'deki yöneticilerin yapabileceklerini açıklayarak çağrıda bulunan Meriç, son olarak şunları aktardı:

"Gözlerimiz önünde kardeşlerimiz katledilirken sanki hiçbir şey yokmuş gibi bir siyasi ve toplumsal durum kabul edilemez. 

Dünya Müslüman Alimler Birliğinin de fetvasında vurguladığı üzere İslam Ümmetinin başındaki yöneticilerin Gazze için siyasi, ticari ve askeri alanda harekete geçmesi dini bir zorunluluktur. 

Türkiye öncülüğünde Müslüman ülke yönetimleri bir araya getirilmeli ve bu birlikteliğin asıl amacı sadece ve sadece somut adım ve yaptırımlar çerçevesinde harekete geçmek olmalıdır. İslam ümmeti kınama mesajlarına doydu. Artık söz değil icraat istiyoruz.

Yine Ülkemiz öncülüğünde bir Uluslararası İnsani Yardım Koalisyonu kurulmalı ve bu koalisyon öncülüğünde Refah Sınır kapısının süresiz açılması için siyasi ve diplomatik baskı yapılmalıdır. 

'Müslüman Müslümanın derdiyle dertlenendir' hadisi mucibince kardeşlerimizin dertleriyle dertlenmeye, onların gözyaşlarına ortak olmaya Gazze için direnmeye ve Gazze’ye sahip çıkmaya devam edeceğiz. Allah bu sözümüze şahittir."

"İnsan hayatını kolaylaştırmak için hizmet etmesi gereken bilim ve mühendislik doğayla savaşma araçları haline dönmüş"

Bir başka açıklamayı da mühendisler adına Numan Çolak, yaptı. Çolak, "Yaklaşık 12 bin yıllık insanlık tarihi geçmişimiz ile 4,5 milyar yaşındaki gezegenimizde günümüzde yaklaşık sekiz milyar mevudumuz var. Peki güzelim Dünyamız bunca insana yeterli değil mi? Elbette ki yeterli, hem de daha fazla nüfusa bile. Ancak ilk insan Hz. Adem'in isyankar oğlu Kabil'den bu yana türümüzün çoğunluğu tabiat ile savaş halinde ola gelmiş. Doğayı keşfetme ve sırrını çözme merakı sonrasında öğrendiğimiz bilgileri birşeyler icat etmek için kullanmaya başladıkça, içimizdeki tabiata egemen olma hırsı tehlikeli boyutlara evrilmiş. İnsan hayatını kolaylaştırmak için hizmet etmesi gereken bilim ve mühendislik doğayla savaşma araçları haline dönmüş. Yetmemiş birbirimizle savaşlara da alet edilmiş. 21. Asrın başlarında bir üçüncü cihan harbinin çıkacağı konuşuluyor. Öte yandan Doğu Türkistan'dan Arakan'a, Filistin'den Libya'ya kadar nice mazlum coğrafyada yıllardır savaş ve katliam devam ediyor." dedi.

"TBMM, Filistin'de yaşanan katliamı önlemek ve kalıcı barışı sağlamak adına derhal harekete geçmeli"

Açıklamasının devamında ve son olarak Çolak, şunları aktardı:

"Biz duyarlı mühendisler, birer insan ve yüce Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi kimliğimizle, doğayla barışık olma ve gezegenimizde yaşayan tüm canlıların dokunulmazlığına saygılı olma ilkesi çerçevesinde hareket etme azmimizi koruyoruz. Bugün Filistin'de yaşanan soykırıma destek veren, göstermelik tepki veren veya sessiz kalan tüm devletleri ve yönetimleri kınamakla kalmıyor onları bu zulme karşı durmaya çağırıyoruz. Sömürmek tüketmek ve öldürmek için değil yaşatmak ve yaşamı her canlı için güzelleştirmek için bilimi ve teknolojiyi araç olarak kullanmayı hedefliyoruz. Bu minvalde, özellikle halkları müslüman olan ülkeler arasında iyilik yarışında öncü olması gereken Türkiye Cumhuriyetimizin millet meclisini bu duyarlılığı kuşanmaya ve gereğini yapmak üzere göreve davet ediyoruz. Savaşın durdurulması için tüm önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde mazlumların ahı ve tabiatın yaratıcısı El Kahhar cc Allah'ın gazabı eninde sonunda bizi bulacaktır. Bilelim ki kalıntıları binlerce yıl öncesinden bugüne ulaşan nice ihtişamlı yapıları inşa eden toplumlar, zulüm ile abad olamamış hüsran ile sonları gelmiştir. Necip Anadolu Halkı'nın evlatları olan biz sağduyulu ve inançlı mühendisler, temsilcimiz olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni Filistin'de yaşanan katliamı önlemek ve kalıcı barışı sağlamak adına derhal harekete geçmeye çağırıyoruz. Hürmet ve muhabbetlerimi arz ederim."

"İsrailin Gazze’deki askeri operasyonları bir halkı topyekûn yok etme mahiyeti taşımaktadır"

Son olarak Filistin'de yaşanan hukuk dışı sorunlarla ilgili de açıklama yapan Hukukçu Mehmet Barutçu, "BM’nin en yüksek insan hakları organı olan 47 üyeli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi 5 Nisan Cuma günü 13'e karşı 26 oy ve 11 çekimserle israili Gazze Şeridi’nde işlenen olası savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu tutmaya çağıran ve bu ülkeye yönelik tüm silah satışlarının durdurulmasını talep eden kararı kabul etti. Dünya Mahkemesi, Mart’ta da oybirliğiyle temel gıda malzemelerinin gecikmeden bölgeye ulaşmasını sağlamak için gerekli ve etkili tüm adımları atmasını İsrail'den talep etmiş ve Filistinlilerin koşullarının kötüleştiği, kıtlık ve açlığın yayıldığı konusunda uyarmıştı. Gazze’de uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukukunu ihlal eden insanlığa karşı suçlar karşısında, soyut ve kuru mesajların ötesinde etkili olabilecek milletlerarası hukuk çarelerine başvurulmasından, suç işleyen devletle olan ticaretin kesada uğrayacağı endişesiyle kaçınılması söz konusu ise ilahi emir gelinceye kadar bekleyelim. Gazze halkının maruz kaldığı toplu soykırım karşısında sessiz kalmak dahi sorumluluk doğururken mezkûr eylemlerin faillerine destek olacak nitelikte eylemlerde bulunulması daha ağır bir yaptırım doğuracaktır. Zira israilin Gazze’deki askeri operasyonları çocuk, yaşlı ve kadın ayrımı gözetilmeksizin bir halkı topyekûn yok etme mahiyeti taşımaktadır." dedi.

"Halkı Müslüman olan ülkeler yönetimleri tarafından artık sadece iç siyasete yönelik israile gösterilen soyut ve kuru 'tepkiler'in de ötesinde adımlar atılmalıdır"

Barutçu, "Halkı Müslüman olan ülkeler yönetimleri tarafından artık sadece iç siyasete yönelik israile gösterilen soyut ve kuru 'tepkiler'in de ötesinde adımlar atılmalıdır. Yıllarca abluka altında yaşamaya mahkûm edilen Gazze'deki Filistin halkının silahlı çatışmalar nedeniyle maruz kaldığı yoksunlukların hafifletilmesi ve özellikle can güvenliğinin sağlanması için Türkiye'nin inisiyatifiyle üye devletler gönüllü işbirliği yapıp karada güvenli bölge, denizde güvenlik koridoru oluşturulması yönünde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan bir karar çıkması sağlanabilir (Birleşmiş Milletler Anlaşması, m. 10, 11; Birleşmiş Milletler Anlaşması, m. 35, f. 1). Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun söz konusu amaç doğrultusunda alacağı karar, her ne kadar tavsiye niteliğinde ise de uluslararası işbirliğinin meşruiyetini ilan etme bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Daha da önemlisi; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun söz konusu amaca matuf olarak alacağı karara istinaden yapılacak milletlerarası inisiyatife muhtemel müdahale girişimlerinin gayri meşru olacağı bu suretle dünyaya duyurulmuş olacaktır." diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Yapılan eylem ve basın açıklamalarının ardından Filistin İçin Kıyam Hareketi üyeleri Kocatep Camii'nde iftar programına katıldı. (İLKHA)

filistin-icin-kiyam-hareketi.jpg

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55