Herkesin bir okuma dili var: Kitabın kokusu ekrandan okumanın yerini tutamaz
Konya 12. kitap fuarında Kitap okumaya dair farklı bakış açıları paylaşan Sercan Geyik ve İlker Cihan, okuma alışkanlığının kazanılmasının bir süreç olduğunu belirterek, kitapların bireyin düşünsel gelişiminde oynadığı rolü anlattı. Geyik, herkesin kendine özgü bir “okuma dili” olduğunu vurgularken; Cihan, kitabın sayfalarına dokunmanın, kokusunu hissetmenin insana bambaşka bir deneyim sunduğunu söyledi.
Kitap okuma alışkanlığı üzerine değerlendirmelerde bulunan Sercan Geyik, herkesin bir “okuma dili” olduğunu ancak çoğu kişinin bunu henüz keşfedemediğini belirtti. Geyik, özellikle kitap okumaya yeni başlayan kişilere tavsiyelerde bulunarak şu ifadeleri kullandı “Hereksin bir okuma dili var herkes bunu keşfedemiyor. Ama herkesin var bundan eminiz herkesi okurken mutlaka derin bir duygular hissedeceği kitaplar var. İnsanlar bunu bulamaya biliyor. Kitabın adı olsun, kitabın arka kapağındaki yazılar olsun, dikkatinizi çeken bir şey olursa onu alıyoruz öncelikle. Yapmamız gereken bu. Üç tane bir kitap dikkatinizi çekti. Beş tane mi? Alıyoruz hepsini. Ondan sonra hepsine bir göz atıyoruz. Beş, on sayfa okuyoruz. Okuma dilimizi böyle bulabiliriz. Yani mutlaka biri denk gelmesi, biri denk gelecek. Bir kitap çok hoşumuza gidecek. Hiç kitap okumayan biri için bahsediyor.” dedi.
Okuma alışkanlığının sabır gerektirdiğini vurgulayan Geyik, bu sürecin zamanla geliştiğini dile getirerek “Yani kitap okuma alışkanlığı olmayan biri, mutlaka beğendiği bir kitabı okumaya başlayacak. Bir günde, bir gecede 300-400 sayfa kitap bitirebilir. Beğenirse, okuma dilini bulursa. Ondan sonra o kitap gibi aynı şekilde, aynı muhtevayı içeren diğer kitapları da alıp okumaya başlarsa, ki yavaş yavaş, mesela günde 10 sayfa, günde bazen 5 sayfa, hatta abartmıyorum, bir sayfa bile olabilir. Çünkü bu bir süreç. İki günde insan kitap okuma alışkanlığı kazanmaz. Belki bir sene sürebilir. O yüzden günde kısa kısa, 5-10 sayfa okuya okuya ve kitap okuma dilini bulduktan sonra da o dile göre kitaplar okunursa, çok kısa bir süre içerisinde çok sağlam bir kitap okuma alışkanlığı kazanabilir” şeklinde konuştu.
Kitap okumanın yalnızca bir hobi değil, kişisel gelişimin temeli olduğunu vurgulayan İlker Cihan ise, kitabın insanın düşünce dünyasında açtığı ufka dikkat çekti,
Cihan “Kitap okuma ayrı bir şey. Yani insanların ufkunu aşan, geleceğini şekillendiren çocuklarımızın, özellikle gençlerimizin yani bu konu hakkında yeterliliği olmadığını görüyoruz. Kitap okuyanın aynı zamanda kelime haznesi çok gelişiyor, kendini ifade etmesi çok artıyor. Daha doğrusu düşüncelerini ortaya çıkarma yeteneği daha çok geliştiğini görüyoruz. Onun için mutlaka kitap okumanın gerekliliğinin bilinmesi gerekiyor.” dedi.
Dijital ortamlarda kitap okumanın yaygınlaştığını ancak basılı kitabın yerinin bambaşka olduğunu söyleyen Cihan ”Bu da tabii şimdi son zamanlarda çıkan yani böyle sosyal medya veya internet aracılığıyla cep telefonundan veyahut da bilgisayardan okumak şeklinde de kitap okumalar olabiliyor ama yani benim veyahut da bizim özellikle tavsiye ettiğimiz yani yaprağa değmek, kitaba değmek, yani kitabı eline alıp şöyle açıp sayfalarını güzelce çevirmek bunun en güzeli. Yani kitabın kokusunu duymak, arasında kaybolmak. Yani inanın bu bir şeyi izlemekten daha çok insana çok şey katıyor.” ifadelilerini kullandı.
Kitap okumanın bireyin ifade yeteneğini güçlendirdiğini belirten Cihan “Ne kadar çok kitap okursak o kadar gelişiriz. Bunun farkında olmamız gerekiyor.” diyerek sözlerini tamamladı.


Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.