Havada kaos: ABD ordusu bir yolcu uçağını çarpışmanın eşiğine getirdi

Cuma günü yaşanan olayda, JetBlue’nun 1112 sefer sayılı uçağının pilotu, hava trafik kontrolüyle yaptığı konuşmada ABD ordusuna ait askeri uçağın doğrudan uçuş yollarını kestiğini belirterek “Neredeyse havada çarpışıyorduk. Uçuş hattımızdan geçtiler. Transponderleri kapalıydı. Bu tam anlamıyla kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.

Ses kayıtlarına göre pilot, ABD Hava Kuvvetleri’ne ait havadan havaya yakıt ikmal uçağının kendi irtifalarında ve yalnızca 2 ila 3 mil mesafede önlerinden geçtiğini, bunun sivil havacılık açısından son derece tehlikeli bir durum yarattığını aktardı. Tırmanışı durdurmak zorunda kaldık diyen pilot, askeri uçağın daha sonra Venezuela hava sahasına yöneldiğini söyledi.

Olay, ABD ordusunun Karayipler’de sözde uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle hava saldırıları düzenlediği ve Venezuela üzerindeki askeri ve siyasi baskıyı artırdığı bir dönemde yaşandı. Uzmanlar, artan askeri hareketliliğin sivil uçuşlar için ciddi riskler oluşturduğuna dikkat çekiyor.

JetBlue Sözcüsü Derek Dombrowski, olayın federal makamlara bildirildiğini ve soruşturmalara katılacaklarını açıkladı. Ancak Pentagon’un konuyla ilgili doğrudan bir açıklama yapmaması dikkat çekti. Savunma Bakanlığı, Associated Press’in sorularını ABD Hava Kuvvetleri’ne yönlendirdi; Hava Kuvvetleri ise herhangi bir yanıt vermedi.

ABD Federal Havacılık İdaresi’nin (FAA) geçen ay, Venezuela hava sahasında arttırdıkları askeri saldırıları nedeniyle ABD’li uçakları dikkatli olmaları yönünde uyarmış olması, yaşanan olayın tesadüf değil, daha büyük bir güvenlik sorununun parçası olduğu yönündeki eleştirileri güçlendirdi.

Hava trafik kontrol kayıtlarında görevli kontrolörün pilotun uyarısına “Tanımlanamayan hava araçlarının hava sahamızda bu şekilde bulunması gerçekten kabul edilemez.” şeklinde yanıt vermesi, olayın ciddiyetini bir kez daha ortaya koydu.

Yaşananlar, ABD’nin askeri operasyonlarını yürütürken sivil havacılık güvenliğini yeterince gözetip gözetmediği sorusunu yeniden gündeme taşırken, uluslararası hava sahasında yaşanabilecek daha büyük bir facianın eşiğinden dönüldüğü yorumlarına neden oldu.