Ezher'in Gazze'yi açlıktan kurtarma çağrısını silmesi tepki çekti

Kararın arkasında siyasi baskıların olup olmadığına dair ciddi sorular yöneltilirken, Ezher’in bağımsızlığı da yeniden sorgulanmaya başlandı.

Silinen açıklamada, Gazze'de yaşananlar “eşi benzeri görülmemiş bir katliam” olarak tanımlanmış ve “işgale silah desteği sağlayan ya da kararlarıyla destek veren herkesin bu soykırımın doğrudan ortağı olduğu” vurgulanmıştı.

Ezher’in silinen bildirisine göre, “Gazze'de Filistinlilerin öldürülmesi ve aç bırakılmasının devam etmesi karşısında insan vicdanı sınanıyor. Bu zulme karşı, acılı çığlığımızı yükseltiyor, dünyadaki özgür ve vicdan sahibi insanlara çağrıda bulunuyoruz: İşgalin acımasızca uyguladığı ölümcül açlıktan Gazze halkını kurtarın.”

Ancak bu açıklama, yayınlandıktan sadece birkaç saat sonra Ezher’in resmi platformlarından kaldırıldı. Bu durum, sosyal medya kullanıcıları ve gazeteciler arasında Ezher’in dini bir kurum olarak bağımsızlığını kaybettiğine dair eleştirilere yol açtı.

El Cezire televizyonundan Filistinli gazeteci Tamer el-Mishal, “Ezher Şerif'in Gazze'ye yardım çağrısı dakikalar içinde silindi!” diye yazdı.

Ezher kökenli akademisyen Dr. Muhammed es-Sağir ise, açıklamanın “hakikati haykıran ve zamanın farzını yerine getiren bir metin olduğunu” belirterek, “Kapılar kapatıldıktan sonra şimdi de ağızlar mı susturuluyor?” diye sordu.

Aktivist Heysem Ebu Halil ise, Ezher’in artık bağımsız bir kurum olmadığını savunarak, “Bu bildiri Gazze’yi açlığa mahkûm eden tarafı açıkça ifşa ettiği için acilen geri çekildi” dedi.

Hayat el-Yemani adlı aktivist, Tel Aviv’de işgalci siyonist solunun Gazze’ye gıda girişini talep eden gösterisiyle Ezher’in sessizliği arasında bir tezat kurarak, “İşgal altındaki halklar bile ses yükseltirken Arap dini kurumları neden susuyor?” sorusunu gündeme getirdi.

Hamad Bahşavin adlı başka bir kullanıcı ise, “Artık Gazze halkı için sadece sözlü dayanışma bile Arap ve Müslümanlara yasak. Bu zayıflık değil, bir zillet ve esarettir. Bu mu ümmetin âlimlerinin sesi, yoksa kaybolmuş bir derinlik mi?” ifadelerini kullandı.

Tartışmaların büyümesi üzerine Ezher Medya Merkezi, açıklamanın geri çekilmesini, kuşatma altındaki Gazze’de yürütülen insani ateşkes müzakerelerinin başarısını engellememek amacıyla “dini ve ulusal sorumluluk” çerçevesinde aldıklarını savundu.

Basın açıklamasında şöyle denildi:

“Ezher Medya Merkezi, Gazze’deki durumla ilgili yapılan açıklamaya dair sosyal medyada yer alan yorumları takip etti. Bu karar, Ezher’in Allah katında taşıdığı sorumluluğun ve başta Filistin meselesi olmak üzere ümmetin davalarına olan bağlılığının bir yansımasıdır.”

Ezher, açıklamasında ayrıca “Gazze’deki masumları kurtarmak amacıyla sürdürülen müzakereleri olumsuz etkilememek, bu açıklamanın gerekçe gösterilerek müzakere sürecinin baltalanmasının önüne geçmek için” bildiri geri çekildiğini ileri sürdü.

Açıklamanın sonunda, “Günlük olarak dökülen kanın durması, mazlum Filistin halkına asgari yaşam koşullarının sağlanması umuduyla, Gazze halkına sabır, direniş ve sükûnet niyaz ediyoruz” denildi.

El-Arabi el-Cedid gazetesine konuşan kaynaklara göre, Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib, Mısır’ın üst düzey güvenlik yetkililerinden gelen doğrudan telefonlarla, yaptığı çağrının şu anda süren ateşkes müzakerelerinde Mısır’ın resmi diplomatik duruşunu olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıldı.

Aynı kaynaklara göre, Mısır’daki medya organları ve “United Media Services”e bağlı haber sitelerine, “gözden geçiriliyor” bahanesiyle bildirinin acilen kaldırılması talimatı verildi. Ancak bildiride herhangi bir düzeltme ya da yeniden yayınlama bugüne kadar yapılmadı.

Gazeteye göre, Ezher’in bu durumu resmi olarak doğrulaması, kurumun tarihinde oldukça nadir görülen bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Zira bu durum, Ezher’in sert ifadeler içeren ilkeli tavrını siyasi çıkarlara feda ettiğinin örtük bir kabulü olarak yorumlandı.

Bu gelişme, özellikle dini ve ulusal önemi büyük konularda Ezher’in bağımsız hareket edebilme sınırlarını yeniden gündeme taşıdı. Zira Mısır devleti medya ve dini alanlar üzerindeki kontrolünü artırırken, kamuya açık söylemleri kendi diplomatik ve siyasi hesaplarına uygun şekilde şekillendirme çabası dikkat çekiyor.