Dr. Qedir Ali: Türkiye'deki sürecin Irak Kürdistanı'na da birçok olumlu etkisi var
HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından Van’daki bir otelin konferans salonunda “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı" gerçekleştirildi.
Çalıştayın üçüncü oturumu HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanı Yahya Oğraş'ın başkanlığında yapıldı.
Halepçe Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ahmed Qadir Alî, "Sürecin Irak Kürtleri Üzerindeki Yansımaları" başlıklı sunumunu yaptı.
Kürt Meselesine yönelik HÜDA PAR'ın ikinci çalıştayını önemli bulduklarını ifade eden Ali, bir sonraki çalıştayın Erbil'de olmasını temenni etti.
Türkiye'deki sürecin Irak Kürtlerine de etkisinin olduğunu ifade eden Ali, bunların; Kandil'in kapılarının açılması ve köy sakinlerinin yerine dönebilmesi, Türkiye'nin operasyonlarının durması, Türkiye hava sahasının Süleymaniye Havaalanı uçuşlarına açılması gibi sonuçlar olduğunu söyledi.
Barış sürecinin Kürdistan bölgesine etkilerinin siyasal, toplumsal, güvenlik ve ekonomi başlığında toplayan Ali, şöyle devam etti:
"Siyasal etkilerden bahsedersek çok önemli nokta şudur: Artık IKYB ile Türkiye arasındaki, Erbil ile Ankara arasındaki ilişkiler güvenlikten siyasal ve ekonomiye taşınması çok çok önemlidir, kayda dağar değer bir noktadır. Şimdiye kadar Ankara güvenlik açısından KYB'ye bakıyordu. Ama bundan sonra özellikle örgütün kendisini feshetmesinden sonra ve ortadan kalktıktan sonra siyasal ve ekonomik ilişkilerin daha güçleneceğini düşünüyoruz. Aynı zamanda KYB'nin sol çizgisinde siyaset yapan partiler, örgütün yandaş partileri, Kürdistan bölgesinin sol çizgisinde siyaset yapan partiler, dergiler, hatta basının hepsi hem ideolojik açıdan hem güç açısından Kandil'e dayanıyordu. Artık bu dayanağı kalmıyor bunların. Bu açıdan çok önemlidir. Özellikle İslami kesimlerin daha güçlü konuşabilmesi yani sesinin daha güçlü olabilmesi mümkündür.
Başka bir gelişme de toplumsal etkisidir. Kuzey Kürdistan'da olduğu gibi bizim Güney Kürdistan'da da aynı şekilde gençlerimiz, delikanlılarımız -erkek-kız fark etmez- hem gönüllü olarak hem de kaçırılarak deyim yerindeyse dağa götürülüyordu. Artık bu da olmuyor. Bunun en büyük yansıması hem toplumsal hem de psikolojik açıdan bozulmalara sebep olacaktı. Ama artık bu durum da kalmadı.
Başka bir siyasi etki de Bağdat-Tahran ve Süleymaniye üzerinde olacak. Bu barış sürecinin KDP lehine olacağını düşünüyoruz. Çünkü biliyorsunuz sonuçta KDP (Erbil) daha çok Türkiye, ABD, Avrupa ve NATO taraftarıdır. Öte tarafta Süleymaniye yönetimi, Bağdat ve Tahran karşı tarafta duruyor. Bunların da etkilerinin azalacağı düşünülmektedir. Bizim bölgede KDP ve Yekgirtu'nun (Kürdistan İslami Partisi) Türkiye ile Ankara ile ilişkileri sürekli iyi bir durumdadır. Ne zaman Türkiye'nin operasyonları oldukça KDP ile Yekgirtu mahcup kalıyordu. Artık bu da olmuyor. Artık IKYB taraftarları bu iki partiyi ve hatta Erbil yönetimini bu açıdan eleştiremeyecek, 'Neden bu saldırılara sessiz kalıyorsunuz?' diye. O yüzden Erbil, Türkiye ile Ankara ile ilişkilerini daha da güçlendirebilir.
Güvenlik etkileri bahsetmek istiyorum. Güvenlik etkileri de çok çok önemlidir, özellikle Kürtler arasındaki çatışmanın sona ermesi bakımından. Malesef 1991'den sonra hem KDP ile hem de KYB'nin PKK'ya karşı acı verici çatışmalar yaşandı. Onlar sona erdi ama ara sıra KDP peşmergeleri ile PKK gerillaları arasında çatışmalar meydana geliyordu. Ve ölüm hem peşmergenin hem gerillanın ölümüne sebep oluyordu. Bir yılı aşkın bir süredir bunu da duymuyoruz, görmüyoruz.
Aynı zamanda SİHA'ların Kürdistan bölgesine operasyonları da ortadan kalktı. Kürdistan Bölgesi vatandaşları özellikle Kandil'e yakın şehirlerde; Raniye, Soran, Duhok, Ahmedi, Kaladze gibi bölgelerde artık rahatça yaşayabilir. Güvensizlik diye bir şey kalmadı."
Ali, Kandil Dağı'nın tamamen açılmasıyla birlikte bölgenin ziyaretçi akınına uğrayacağını, Türkiye'deki şirketlerin de özellikle Süleymaniye bölgesinde daha fazla yatırımı yapacağına inandıklarını kaydetti.
Konuşmasının devamında Ali, "Başka bir mesele de Kalkınma Yolu projesidir. Basra'dan Türkiye sınırlarına kadar gelen bu yol, şimdiye kadar hem Bağdat tarafından hem Ankara tarafından güvenli olmadığı gerekçesiyle Musul'un batısından geçmesi isteniyordu. Bu da IKBY topraklarından geçmemesi anlamına geliyor. Ama bu istikrarsızlık, bu güvenlik tehdidi olmadığı zaman otomatik olarak bu kalkınma yolu projesi Musul'un doğusundan Duhok yakınlarına gelir. Ya Habur Sınır Kapısından geçebilir ya da oraya yakın yeni kapı açılabilir. Aynı zamanda yeni sınır kapılarının da açılması söz konusudur. Zaten bu güvenliğin artması sebebiyle yavaş yavaş yeni kapılar açıldı. Serzeri açıldı. 2023'te çok dağınık bir bölgede olan Erbil'e bağlı Soran ilçesiyle Hakkâri'yi bağlayan Zed Sınır Kapısı (Derecik) açıldı. Tabi güvenlik sağlandıktan sonra bu kapı açılabildi." diye ekledi.


Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.