Çocuk Gelişimi ve Aile Danışmanı Aslan: Ekran bağımlılığı, çocuklar için modern çağın sessiz tehdidi
Çocuk Gelişimi ve Aile Danışmanı Dilan Aslan, modern çağda çocukların karşılaştığı büyük sorunlar hakkında İLKHA’ya konuşarak, bu sorunların başında ekran maruziyeti, sosyal ortam eksikliği ve aile içi etkileşim yetersizliğinin geldiğini söyledi
Aslan, çocukların apartman yaşamı nedeniyle sokak kültüründen uzak büyüdüğünü belirterek, ailelerin ekonomik şartlar sebebiyle çocuklarıyla yeterince vakit geçirememesinin de gelişimlerini olumsuz etkilediğini vurguladı.
"Ekran maruziyeti, çocukları en çok etkileyen faktörler arasında"
Modern çağda çocukları en çok etkileyen faktörler hakkında bilgi veren Aslan, "Günümüzde çocukları en çok etkileyen faktörler arasında; ekran maruziyeti, televizyonla haşır neşir olmaları, çocukların apartmanda büyüdüğü için sokak kültürüne de biraz yabancılaşması en büyük etken oluyor. Aynı zamanda ailelerimizin sosyal ekonomik durumundan kaynaklı çalışmaları çocuklarla pek fazla iletişim kurmamaları, oyun alanına çıkmamaları, sosyalleşmemeleri de en büyük etken oluyor. Bunun yanı sıra çocuklarda okula gidip eve gelip yorgunluktan aileyle fazla vakit geçirmemeleri de en büyük etken sadece bunu ekrana da yansıtmamız gerekiyor. Bu sosyalleşmenin biraz geriye kalma durumuyla da alakalı." şeklinde konuştu.
Aslan, çocukta aşırı ekran bağımlılığı sonucunda oluşan zararlara değinerek, "Aşırı ekran bağımlılığı, dili konuşmayı geciktiriyor. Aynı zamanda sosyal etkileşim ve duygusal yoğunluğu da tetikliyor. Çocukların regüle olamama durumu dediğimiz kısım yansıyor. Geç konuşma, çocukların konuşurken kendilerini ifade edememeleri aynı zamanda çocuklara bazen isimleri sorulduğunda bile 'Ben kimim' diyebiliyorlar. Bundan kaynaklı öfke problemlerini de yansıtıyor. Ailelerle kuramadıkları o bağın genel hali yaşamına da yansımaktadır." dedi.
Çocukların gelişimi noktasında ailelerin rolüne dikkat çeken Aslan, "Ebeveynlerin çocuklarla vakit geçirirken öncelikle telefona bakmaları gerekiyor. ‘Çocuklar anlamaz’ dense de aslında çocuklar ailelerin kendileriyle etkileşim halinde mi değil mi bunun çok iyi farkına varabiliyorlar. Anne, yemek yapmaya gidiyor, çocuklarla oynamadığında ya da ilgilenmediğinde çocuk oradaki kopuk bağımı anladığı an durum farklı ulaşabiliyor. Aile biraz da olsa ilgileniyoruz diyebilirler. Ancak çocuklar o doyuma ulaşmıyor. Dolayısıyla ailelerin çocuklarla oyun oynamayı öğrenmeleri gerekiyor. Oyun kısmına ağırlık vermeleri lazım." ifadelerine yer verdi.
"Sosyal medya, günümüzde en büyük tehdittir"
Sosyal medyanın çocuk ve özellikle gençler için bir tehdit olduğunu belirten Aslan, "Sosyal medya, aslında günümüzde en büyük tehdittir. Hepimizin kullandığı ama kiminin çok farklı amaçlarla kullandığı keza çocukların sürekli bir ekran karşısında çocuk gibi davranmamalarına da çok sık karşılaşıyoruz. Çocuk gibi giymelerine de aynı şekilde. Bir özentilik denilen durum var. Misal kişi top oynaması gerekirken sosyal medya aracılığıyla karşısında efekt kullanarak kendilerini farklı gösterme çabası. Bu aynı zamanda sosyal duygusal gelişimi de tetikleyen bir durum. Çocukların kendilerini beğenmemeleri estetik denilen kısımlara da aslında geliyor. Dolayısıyla internet çok büyük bir tehtid. Sadece bir konu haline gelmemesi gerekiyor. Ailelerin, çocukların internet kullanırken kendileri üzerinde takip etmeleri lazım. Biraz interneti bakıcı modelini de yüklenebiliyor. Bu konuda aileye tüm sorumluluk da yüklenmeli ya da anneye sadece babaya bir bütün halinde çocukların üzerinde daha fazla vakit geçirirlerse eminim çocuklar da interneti bu kadar bağımlılık geliştirmez." şeklinde ifade etti.
Aslan, aile içi iletimine de vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı: "Aile içi iletişim, ailenin yapısına göre de değinilmekte. Aslında çocuklarla oyun oynadıklarında burada genellikle tüm sorumluluk anneye yükleniyor. Burada bir paylaşım halinde olmaları gerekiyor. Çocuk çoğunlukla anneyi gördüğü zaman babanın otoritesini de kaybettiği durumlar, sadece annenin sözünü dinleme durumu da olabiliyor. Anne evin içerisindeki çocukla vakitlerini arttırdığı halde baba dışarıda hallederse ve bütün halinde özellikle anne ve babanın dışarıda çocuklarla etkileşimi maalesef çok az oluyor. Anne yemek yapıyor, baba çocuğu parka götürüyor. Halbuki yani durum gelişebiliyorsa kendilerinin de çocukla beraber vakit geçirmesi gerekmekte."
"Her şeyi elde eden çocuklar, doyumsuz hale gelmekte"
Çocukların her şeyi zahmetsiz alma isteğinin bağımlı hale gelebileceğini aktaran Aslan, "Çocuklar bir şeyi isteme noktasında sürekli bir bağımlılık haline gelebilmekte. Bu sosyal duygusal gelişimi de tetikleyen bir durum. İlerde çocukların kişilere bağımlılıkları daha fazla gelişiyor. Her şeyi elde eden çocuklar, doyumsuz hale gelmekte. Çünkü değer bilmemektedir. Annenin ve babanın sözü de buna tabidir. Anne bir şey söylediği zaman baba bir şey söylediği zaman sonuç itibariyle çocuk her zaman olumlu yönünü ele aldığı için olumsuzluğu bilmediği için başa buyrukluk, disiplinsizlik de peşi sıra gelebilmektedir. Çocukların ekrandan biraz uzak tutmaları gerekmektedir ya da ekranı kullanıyorsa çocuk, birazcık çocuğun gelişimine katkıda bulunabilmeleri sağlanmalı. Ayrıca çocuklarda dil gelişimi maalesef yaşantımızın her açısını etkilemekte. Onun için özgüvensiz çocuklar yetişmesinin. Çocuk, kendisini her durumda her koşulda ifade eden çocuklara ihtiyacımız var. Sadece dil konuşsun ya da dil gelişiminin geriliği tek bir alana sığdırılmamalıdır. Bunun en büyük etkeni sosyal duygusal gelişimizin geride normal akranlarıyla aynı gelişimi göstermemesiyle alakalı." ifadelerini kaydetti.
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.