Bursa’da "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" programı düzenlendi
Her yıl kasım ayını "Sahabe Ayı" ilan eden Peygamber Sevdalıları Vakfı, bu yıl "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla Mus'ab bin Umeyr ve Nesibe Hatun'u konu alan bir sahabe programı düzenledi.
Program, Gürsu ilçesi Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Sunuculuğunu Abdülatif Öztürk'ün üstlendiği program, Ebubekir Arslan hocanın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Ardından sinevizyon gösterimi ve Özlem Ajans sanatçıları tarafından sahabelerle ilgili ilahiler seslendirildi.
Programa konuşmacı olarak katılan İlahiyatçı Yusuf Tütak, bir konuşma gerçekleştirdi.
Mus'ab bin Umeyr'in davetçi rolüne dikkat çeken Tütak, sahabenin hayatından örnekler aktararak, "Allah’ın "adam" dediği bir sahabeden bahsedeceğiz. Nasıl adam olunur ve adamlığın kitabı nasıl yazılır? Bu kişi, onlardan bir kişidir. Sahabe hayatları çok önemlidir; çünkü Allah bizzat onların terbiyelerine müdahil olmuştur. 'Peygamber onları terbiye etmiş' demiyorum. Bizzat Allah tarafından terbiye olunmuş bir nesilden bahsediyoruz. Çünkü bir yanlış yaptıklarında Allah bir ayet gönderiyordu. O neslin bir sahabesi de Mus’ab bin Umeyr’dir" dedi.
"Peygambere benzeyen şehit: Mus’ab bin Umeyr"
Mus’ab bin Umeyr’in kendi ailesi için özel bir yeri olduğunu belirten Tütak, "Çünkü Allah sima olarak bir güzellik vermişti. Onu şehit eden kişi, onu Peygamber Efendimize benzeterek şehit etmiştir. Mus’ab bin Umeyr’in gençlik yılları çok da güzel geçmemiştir. Günümüzdeki zengin çocukları gibi arabalarına binip drift atıyorlar ve eğlence yapıyorlardı; Mus’ab bin Umeyr’in gençlik hayatı da böyle geçiyordu. Mus’ab bin Umeyr öyle bir el üstünde tutulmuştu ki annesi onun çalışmasına izin vermiyordu. O kadar özel biriydi ki koku ve parfümleri Yemen’den özel getiriliyordu. Giysileri ipek ve özel yapılıyordu. Halk, onun geçtiği sokakları sıktığı parfümden biliyordu. Mus’ab bin Umeyr’in gençlik hayatı, ne kadar rahat bir hayat sürdüğünün ve ne kadar bolluk içinde olduğunun bir örneği ve kanıtıdır. Hayatı 25 yaşına kadar böyle devam etmiştir" diye belirtti.
"Her şeyinden vazgeçen davet yapabilir"
Tütak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Mus’ab bin Umeyr İslam’ı seçtiği zaman annesi onu vazgeçirmek için türlü türlü işkenceler ve oyunlar yaptı. Bu tabloyu anlatırken birçok insan "Bunlar eskiden kaldı.” diyor. Gençlere dinini, Kur’an-ı Kerim’i öğrenip camiye gelsinler diye gayret edildiğinde, anne babalar onlara para verip “Git kötülük yap ama bunlara takılma" dediler. Zannetmeyin bunlar tarihte kaldı; aynısını günümüzde de yapıyorlar. Mus’ab bin Umeyr, annesinin bu tavırlarına karşı çıkıp "Ben bu dinden vazgeçmem" dedi. Özel olarak yetiştirdiği oğlunu işkence ediyordu. Peygamber Efendimiz, işkencelerden geçirilen Mus’ab bin Umeyr’i Medine’ye öğretmen olarak gönderdi. Çünkü her şeyinden vazgeçen birisi bu daveti yapabilir. Annesini, aşiretini, rahatını, zenginliğini ve kötü alışkanlıklarını olmak üzere her şeyi terk etti. Allah’ın davasını ancak böyle davetçiler yükseltebilir" şeklinde konuştu.
"Peygamber’in duasına mazhar olmuş kadın sahabe: Nesibe Hatun"
Normalde kadınlar savaşa gitmediğini vurgulayan Tütak, " Ama Nesibe Hatun gitmiştir. Ordu dağıldığında kimse kalmadığından kılıcını alacak ve kendi öğretmeni Mus’ab şehit olduğu için yerinde duramamıştır. Bakın, Mus’ab bin Umeyr aynı zamanda nasıl kadınları da yetiştirmiştir. Nesibe Hatun Uhud Savaşı’nda Peygamber Efendimize bir şey gelmesin diye etrafında dönüyordu. Nesibe Hatun öyle bir sahabeydi ki Peygamber’in duasına mazhar olmuş bir kişiydi. Oğlu onun yanına gelip "Anne, Peygamber sana dua etti" dedi. O da Peygamber’e koşup "Anam babam sana feda olsun ya Resulullah, bizim için dua et." dedi. Öyle bir dua etti ki: "Cennette senin komşun olayım" dedi. Uhud Savaşı’nda herkesin kaçtığı bir yerde yiğit bir hatundu Nesibe. Resulullah, Nesibe Hatun’u kırmayarak istediği duayı yaptı. Nesibe Hatun bu duadan sonra "Ya Resulullah, mademki sen bu duayı yaptın, ben ölsem de gam yemem artık.” dedi. İşte bu kişilikler adamdılar. Adamlığın kitabını yazdılar. Resulullah iki yerde ağlamıştır. Birisi, Mus’ab bin Umeyr şehit olduktan sonra defin sırasında giyecek bir kefeni olmayışı; diğeri ise Hazreti Hamza’nın şehit edilişidir. Zengin olan delikanlı Mus’ab giderken yanında bir kefen bile götüremedi. Yarım kefenle gitti bu dünyadan" diye konuştu.
Daha sonra Peygamber Sevdalıları çocuk tiyatro ekibi, sahneye çıkarak sahabe konusunu tiyatral bir şekilde işledi.
Program, Hüseyin Yüksel'in yaptığı dua ile sona erdi.

Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.