,
  • BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 16 °C
  • Antalya 17 °C

Türkçe ezan zulmünün tanığı: "Camileri, hapishane ve ahır yapmışlardı"

Türkçe ezan zulmünün tanığı: "Camileri, hapishane ve ahır yapmışlardı"
Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşayan Şeref Yaşar, ezanın Arapça okunmasının yasaklanarak zorla Türkçe okutulduğu zamana şahit olduğunu belirterek o dönemde yaşanan zulümleri anlattı.

Tek parti döneminin halkta hiçbir karşılık bulmayan fakat 18 sene boyunca uygulanan en büyük dayatması olan Türkçe ezan, ilk olarak 1932 yılının 30 Ocak gününde Fatih Camii'nde okunmuştu.

Ezanın Türkçe okunduğu dönemin tanıklarından Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşayan Şeref Yaşar, İsmet İnönü’nün başvekillik yaptığı zamanı yaşadığını belirtti.

Ezanın arapça okunmasının o dönemde yasaklanarak imamlara ezanın zorla Türkçe okutulduğunu belirten Yaşar,  "Şimdiki müezzinler, ‘Allahu Ekber Allahu Ekber’ nidasıyla ezana başlıyor ama o dönemde ‘Tanrı uludur, Tanrı uludur, Tanrı'dan yok başka tapacak’ diye okunuyordu. Milli şef olarak tanınan İsmet Paşa döneminde erkeklerin külah, kadınların da çarşaf giymesi, yüzlerini peçeyle örtmeleri yasaklandı.  Evliyaların türbeleri yıktırıldı. Yalnız, Hacı Yasin Efendi'nin türbesini yıkamadılar. Hacı Yasin Efendi'nin türbesini yıkmak için bir askeri, türbenin üzerine çıkardılar. Türbenin üzerindeki asker, türbeyi yıkmak için ilk kazmayı vurur vurmaz türbeden aşağı kupkuru olarak yere düştü. Bu olaydan sonra kimse cesaret edip türbeye kazma vuramadı. Bunu gözlerimle gördüm." dedi.

“Medreseyle camileri hapishane ve ahıra dönüştürdüler”

Yaşar, “Cami imamları Kur’an dersi veremiyorlardı. Kur'an okunan yerleri basıyorlardı. Kur'an dersi veren veya alanları mahkemelere sevk edip ceza veriyorlardı. Camileri, hapishane ve ahır yapmışlardı. Bağ ve bahçelerinde çalışmak mecburiyetinde olan çarşaflı kadınlar, gündüz dışarı çıkamadıklarından bağ bahçelerine geceleyin gidiyorlardı. Biz bunları bu şekilde yaşadık. Milli şef döneminde fakirlik, yokluk diz boyu idi. Bizden öncekiler ekmeği ancak vesika/karne ile alabiliyorlardı. Her bir kişinin ailesinde kaç nüfus varsa ona göre ekmek alıyordu. Ben de Sümerbank’tan eşya almak için belediyeden izin alıyor, o şekilde alışverişimi yapabiliyordum.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55