,
  • BIST 8718.11
  • Altın 2247.662
  • Dolar 32.3335
  • Euro 35.1788
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 7 °C
  • Antalya 10 °C

Suriye Masası Kriz Grubu oluşturabilirdik

Suriye Masası Kriz Grubu oluşturabilirdik
Dicle Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Astana'daki görüşmeleri ‘kötünün iyisi’ olarak yorumlayarak, İslam ülkelerinin 'Suriye Masası Kriz Grubu'nu oluşturarak çözümü getirebileceğini belirtti.

Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen Suriye'de ilan edilen ateşkesin kalıcılaştırılmasına yönelik toplantıyı değerlendiren Dicle Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, savaşın kazananı olmadığını kalıcı bir barışa gidecek geçici bir ateşkesin sağlaması gerektiğini belirtti.

Ateşkes olmasına rağmen hâlen bazı bölgelerde Esed’in havadan ve karadan saldırılarının olduğunu vurgulayan Şehanlıoğlu, görüşmeleri, ‘kötünün iyisi’ olarak yorumladı.

İslam ülkelerinin tutumunu da eleştiren Şeyhanlıoğlu, İslam ülkelerinin "Suriye Masası Kriz Grubu"nu oluşturarak, çözümü getirebileceğini söyledi.

Görüşmeleri olumlu karşıladığını dile getiren Şeyhanlıoğlu, "‘En kötü barış en iyi savaştan iyidir’ anlayışıyla bu görüşmeleri iyi karşılıyorum. En azından insanlar ölmüyor ve şehirler yıkılmıyor. Bu açıdan ehveni şerdir. Gönül arzu ederdi ki keşke Türkiye, İran,  Arabistan ve Mısır gibi İslam ülkeleri öncelikli olarak bu Suriye’yi nüfus, ekonomik, siyasi yapıya göre, hakkaniyete göre tarihine uygun olarak çözebilseydi. Maalesef İslam ülkeleri arasındaki başıboşluk, ittifaksızlık, gereksiz çatışmalar yüzünden sorun çözülmedi. Büyük ihtimalle çözümü biz Amerikan’dan bekliyorduk, Amerika yerine Rusya’ya kaydı fakat bu büyük bir avantajdır. Türkiye ve Rusya önderliğinde başlayan bu çözüm sürecinin Astana’da yapılması büyük bir başarıdır. Burada Amerika’nın büyükelçi nezdinde daha çok gözlemci statüsünde olaylara müdahil oldu, ilk başta yoktu. PYD görüşmelere katılmadı diğer ENKS muhalifleri katıldı. Muhalifler konusunda bazı pürüzler çıktı. Muhaliflerin dünkü ifadesi şu oldu; ‘Biz Beşer Esad’ın kanlı ellerini sıkmayıp, yüz yüze görüşmeyiz.’ Bunlar doğru değil. Sahada olan herkes akan kanın kardeşkanı olduğunu, şehirlerin yıkılmasının durdurulması için mutlak manada bir geçiş için hükümetin kalıcı bir barışa gidecek geçici bir ateşkesi sağlaması lazım." dedi.

"Savaşın açıkçası kazananı olmadı tam tersine yıkılan bir Suriye oldu"

Görüşmeler sürerken Suriye’de bazı bölgelerde saldırıların devam ettiğine işaret eden Şeyhanlıoğlu, "Son dakika haberlerini söyleyeyim; Esad Şam, Hama ile Dera’nın kırsal ve şehir alanında hem karadan hem havadan saldırılar düzenleyerek alan genişlemesi yapıyor. Bu doğru bir şey değil. Bu durum 'kötünün iyisidir' diye bakıyoruz. Olayın diğer bir boyutu var o da DAİŞ’tir. Astana görüşmelerine DAİŞ davetli değildir ama sahada aktiftir. Türkiye de El Bab’ta Fırat Kalkanı Operasyonu devam ettirmektedir. Açıkçası Suriye’de ciddi bir savaş devam ediyor. Peki, bu kalıcı bir sürece dönüşür mü? Ben inanmıyorum. Çünkü 5 yıl önce başlayan savaşın açıkçası kazananı olmadı tam tersine yıkılan bir Suriye oldu. Haklı taraf kazanamadı. Haklı taraf Suriye halkının yüzde 90’ıydı, haksız taraf Beşşar Esad’tı. Rusya güçlendi, yani Rusya için savaş bitti. Rusya hedeflerine ulaştı. Silahlarını denedi, Hazar Denizinden füzeler fırlattı, açıkçası silah yelpazesini Ortadoğu’da genişletti. Türkiye açısından baktığımız zaman da çok kötü oldu. Yani kötünün de kötüsü oldu. 3 milyon mülteci ve ayrıca şu anda PYD ile DAİŞ’le gereksiz bir savaşa girdi. Biz sınırın kaldırılmasını beklerken şu an 240 kilometrelik uzunlukta 3-4-5 katlı bir duvarın örüldüğünü görüyoruz. Bu düşüncemizin de ötesinde bir felaketti. Biz NATO’nun mayınlarını silmeye, temizlemeye çalışırken kendimiz tellerle, duvarlarla, mayınlarla aydınlatmalarla yepyeni bir şeyler yaptık. Bu ayrı bir facia oldu." ifadelerini kullandı.

Suriye halkı için savaşın facia olduğuna vurgu yapan Şeyhanlıoğlu değerlendirmesine şöyle devam etti:

"Bu savaş uluslararası güçlerin Suriye halkını imha ettiği bir savaş oldu. Suriye topraklarında şu anda sınır yok. Suriye’nin Irak ile sınır yoktur, orası DAİŞ kontrolünde. Bu Suriye topraklarının üçte birine geliyor. Peki, burada asıl kazanan diğer taraf kim? PYD olduğu söyleniyor. Oysa PYD’nin de kazanacağı bir şey yok. PYD yarın Beşer Esad ile masaya oturduğunda federasyon mu olacak, elindekini verecek mi? Bence federasyon olmayacak elindekini verecek. Normal sıradan Suriye’nin vatandaşlarının kaybettiğini görüyoruz."

"İslam ülkelerinin Suriye’de yapacağı çözüm Yemen’e ve Libya’ya da ulaşırdı"

"Astana zirvesi yerine İran, Türkiye başta olmak üzere Mısır, Arabistan, Katar ve diğer Arap ülkelerini dâhil ederek, keşke bir Suriye Masası Kriz Grubunu kurabilseydik" diyen Şeyhanlıoğlu, "Bu zirvenin Suriye’de yapacağı çözüm Yemen’e ve Libya’ya da ulaşırdı. İslam dünyası kendi sorunlarını kendi çözerdi.  Şu an Gambiya gündemde. Gambiya dediğimiz ülke nehir boyunca uzanan bir İngiliz gemisinin top atış mesafesiyle sınır oluşturan bir devlet. Sömürgeciler bu durumu Suriye’de devam ettirmek istiyorlar." ifadelerini kullandı.

"Önümüzde daha kalıcı savaşlar var"

Amerika’nın Suriye’den bir şey elde edemediğine dikkat çeken Şeyhanlıoğlu, "Amerika’da Donalt Trump yeni başkan oldu. Amerika ile Rusya uzlaşırsa Türkiye ve İran ne yapacak? Kötünün en kötüsü bu işte. Rusya alacağını aldı, Amerika daha alacağını almadı. Amerika vurdu, öldürdü ve bekliyor. Amerika’nın alacağı çok basittir, Amerika, DAİŞ’i Taliban’a benzetecek, Suriye istikrarsız iç savaşlarla boğuşan, İsrail için bir alan açan bir ülkeye dönüşecek. İsrail başkentini Kudüs’e taşıyacak siz ne yapacaksınız? Sorunlar daha da katlanacak İsrail Suriye’ye girdiğinde ne yapacaksınız? Açıkçası önümüzde daha kalıcı savaşlar var. Armegedon savaşlarına doğru gidiyor." dedi.

"Asla katliama, sürgüne, çatışmaya gerek yoktur"

‘İslami ümmeti’ kavramının pratikte olması gerektiği vurgusunu yapan Şeyhnalıoğlu, İslam ümmetinin tutumunun en başında Suriye’de akan kardeş kanının durdurulması yönünde mutlaka acil olması gerektiği söyledi.

Suriye’de ölenin de öldürenin de Müslüman olduğunun altını çizen Şeyhanlıoğlu, "Suriye’deki herkes Hristiyan’da olsa Êzidi de olsa bu coğrafyanın asıl halkıdır. Burada asla bir katliama, sürgüne, çatışmaya gerek yoktur. Burada savaş olmaması lazım. Selahattin Eyyubi’nin bir siyaseti var, Abdülhamit’in bir siyaseti var. Bunlar doğruydu. Bölge halkı kardeşlik esasına tarihe göre ekonomik, sosyal ve siyasal çıkarlarına göre bir ittifak kurmalıdır. Sykes-Picot’a göre değil, bölge halkının tarihine göre kurmalıdır" diye değerlendirme yaptı.

"Önümüzdeki 5-10 yıl sert ve kanlı geçecek"

"Amerika şu an İncirlik Üssü’nün yerine PYD bölgesinde Derbesi’de büyük bir üs kurdu’ diyen Şeyhanlıoğlu sözlerine şöyle devam etti:

"Amerika oraya 800 komando taşıdı, İncirlik Üssünü oraya taşıyacak belli oluyor. Amerika-Türkiye savaşı açıkçası önümüzde net olarak kapıda gözüküyor. Amerika’nın İsrail’in tarihsel kölelik ilişkisinde İsrail efendidir, Amerika köledir. Trump’ın, Obama ve George Bush’un İsrail ilişkisinin dışına çıkacağına inanmıyorum. Türkiye Suriye’de El Bab’ta DAİŞ ile çatışması büyüyerek ilerlemeye devam edecek gibi gözüküyor. Türkiye bir yandan PYD, PKK, DAİŞ ve FETÖ’ye karşı mücadele ediyor. Bu örgütlerin tamamı batının kontrolünde, bu net olarak görülüyor. Bu örgütlerle savaşı devam etmesi ne demek? Türkiye’nin ciddi sıkıntılar içerisine girmesi demek. Fakat ne olursa olsun bu örgütlerle savaş devam ettirmelidir. Türkiye, Amerika ile gerekirse ittifakını koparıp NATO ve ille de Astana Şangay falan değil,  İslam ülkelerine yönelmelidir. Bu anlamda da İran’da da Mısır'da da bazı gelişmeler olacak, Önümüzdeki 5-10 yıl sert ve kanlı geçecek."

"Dünya siyasal sistemi batı odaklıdan doğu odaklıya doğru kayıyor"

Türkiye’nin bu ihtimallere karşı Ortadoğu’da kendi kendine ittifak kurması gerektiğini düşündüğünü dile getiren Şeyhanlıoğlu son olarak şunları kaydetti:

"Türkiye 200 yıldır batı odaklı bir siyaset güdüyor. Bunda başarısız oldu. Avrupa Birliği ile NATO başarısız oldu. NATO şu anda Türkiye ile savaşan bir İŞİD’e karşı Türkiye’ye yardım etmiyor. NATO yerine Şangay’a mı girelim? Bu bir alternatif ama bunun yanında Ortadoğu’da kendi kendine bir ittifak kurulması lazım. Maalesef Ortadoğu’da ittifak kurulacak bir güçte yok işin sıkıntısı bu, Türkiye tek başında kalıyor. Türkiye’nin en kötü zamanda Kıbrıs’ta 1974’te ve daha öncesinde de tek başına kalması hiçbir şey değil. Türkiye kendi kendine yeterli büyük bir güçtür. Türkiye’nin yumuşak güçleri çok fazla bunlar; Bosna Hersek’te tutun Kafkasya’ya, Pakistan’dan, Endonezya’ya kadardır. Erdoğan’ın Afrika turuna bakıldığı zaman Türkiye’nin hinterlandı güçlüdür.  Dünya siyasal sistemi batı odaklıdan doğu odaklıya doğru kayıyor ve Türkiye bunu rahat yönlendiren okuyabilen bir güçtür. Son yapılan siyasal sistem Türkiye’nin elini güçlendirecek ve gittikçe güçleniyor." (İLKHA)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55