,
  • BIST 9050.24
  • Altın 2297.773
  • Dolar 32.3261
  • Euro 35.0684
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 26 °C
  • Antalya 20 °C

Sosyal medya kötü haber bağımlılığını körüklüyor

Sosyal medya kötü haber bağımlılığını körüklüyor
Uzmanlar, sosyal medyadaki algoritmaların kimsenin görmezden gelemeyeceği olumsuz haberleri daha olumlu bir habere tercih ettiğine dikkat çekiyor.

Sosyal medyada sürekli olarak kötü haberleri okumaya devam etmek için kullanılan ‘kötü haber bağımlılığı’ olgusunun özellikle koronavirüs pandemisi döneminde öne çıktığını belirten uzmanlar, bu davranışın temelinde hayatta kalma mekanizmasının bir gereği olarak tehlikelerden önceden haberdar olma ihtiyacı olduğunun altını çiziyor.

Bazılarında ise bu durumun aksine haberden kaçınma davranışının ortaya çıktığını kaydeden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, her iki durumun da doğru haber alma hakkının önünde birer engel olduğunu ve mutlaka mücadele etmek gerektiğini söyledi.

Bir üniversitenin İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gül Esra Atalay, kötü haber bağımlılığına ilişkin değerlendirmede bulundu.

"Kötü haber bağımlılığı" pandemi sürecinde öne çıktı

Kötü haber bağımlılığı kavramının, "sosyal medyada sürekli olarak kötü haberleri okumaya devam etmek" için kullanıldığını kaydeden Atalay, bu kavramın özellikle Coronavirus salgının döneminde gündeme geldiğini söyledi. Kötü haber bağımlılığının aslında yeni bir olgu olmadığını ifade eden Atalay, "Gazetecilikte iyi bilinen bir söz vardır: ‘Kan varsa manşet olur.’ Bu söz dehşet verici, kötü, tehlikeli konuları içeren haberlerin her zaman ilgi çektiğini anlatmak için kullanılır. Türkçe’de ‘Kötü haber bağımlılığı’ ya da ‘felaket kaydırması’ olarak kullanılmaya başlanan ‘doomscrolling’ kavramı da aslında aynı olguyla ilgilidir." dedi.

Sürekli kötü haber endişe ve kaygıyı artırabilir… 

Özellikle kaygı, korku ve panik dönemlerinde hayatta kalma mekanizmamızın bir gerekliliği olarak tehlikelerden önceden haberdar olma ihtiyacımızın arttığını vurgulayan Atalay, "Dolayısıyla sosyal medyayı da söz konusu endişe, korku ya da paniğe neden olan konular hakkında edinebildiğimiz kadar fazla bilgi edinmek ve kendimizi hazırlamak için kullanıyoruz. Bu davranışın iki muhtemel sonucu var: Kötü haberleri okuyarak kendimizin ve sevdiklerimizin iyi ve güvende olmalarına sevinebilir, dolayısıyla bir karşılaştırma yaparak avantajlı pozisyonumuzu görmekten haz duyabiliriz. Öte yandan sürekli kötü haberleri okuyarak endişelerimizi, kaygımızı artırabiliriz." diye konuştu.

Olumsuz haberler ilgi çektiği için çok yer alıyor

Olumsuz haberlerin haber kuruluşları açısından düşünüldüğünde ilgi çekmek amacıyla kullanıldığını belirten Atalay, "Haber kuruluşları özünde kar elde etme güdüsüyle hareket eden yapılar oldukları için, okuyucuların daha fazla ilgisini çekebilecek, daha çok tık alacak haberleri mümkün olduğunca çok kullanmayı tercih ediyorlar. Herhangi bir haberi mümkün olduğunca sansasyonel, endişe verici, korku yaratıcı şekilde vermek de okuyucuların ilgisini çekmek için kullanılıyor. Kötü haber bağımlılığı içerisindeki okuyucu, bu tür haberleri özellikle arayıp bulabilir ya da bu tür haberlerle karşılaştığında okumayı bırakamayabilir." dedi. 

Sosyal medyanın algoritmaları da etkili oluyor 

Bu fenomenin özellikle günümüzde bu denli yaygınlaşmasının en önemli sebebinin, sosyal medya mecralarının dayandığı teknolojik alt yapıda aramak gerektiğini söyleyen Atalay, "Kullanıcı deneyimini iyileştirmek ve kullanıcıları daha uzun süre platformlarda tutmak için sosyal medya mecralarında yer alan algoritmalar, sürekli olarak ilgilendiğimiz, okuduğumuz içeriklerin benzerlerini karşımıza çıkartmak suretiyle, bizleri filtre balonlarına hapsetmektedir. Dolayısıyla algoritmaların kimsenin görmezden gelemeyeceği olumsuz haberleri daha olumlu bir habere tercih edeceğini tahmin etmek zor değil. Kötü haber bağımlılığı algoritmaların bu tercihi dolayısıyla da besleniyor ve bireyleri etkisi altına alıyor." değerlendirmesinde bulundu.  

Haberden kaçma davranışı da ortaya çıkabiliyor

Sürekli olarak kötü haberlere maruz kalmanın George Gerbner’in ifade ettiği gibi "acımasız dünya sendromu"na da yol açtığını kaydeden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, bazı kişilerde de kötü haber bağımlılığının aksine haberden kaçınma davranışının görülebildiğini söyledi.

Atalay, şöyle devam etti: "Kötü haber bağımlılığı nedeniyle bireyler içinde yaşadıkları dünyayı olduğundan daha kötü bir yer olarak algılayabilirler, kaygı ve endişeleri artabilir. Fakat elbette pandemi, terör, savaş ya da bunlar gibi endişe verici olaylar karşısında bireylerin verdikleri tek tepki kötü haberlerin bağımlısı olmak değil. Bunun tam tersi de söz konusu olabiliyor. ‘Haberden kaçınma davranışı’ olarak kavramsallaştırılan bir başka tepki daha söz konusu. Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün 2022 yılı Dijital Haber Raporunda da görüldüğü gibi birçok farklı ülkedeki okurlar savaş ya da pandemi gibi olumsuz konulara dair haberleri görmekten özellikle kaçınıyor. Haber kuruluşlarına olan güvenin azalmasıyla bu kaçınma davranışında artış görülüyor.  Bu da korku ve kaygıyla baş etmenin bir başka yolu: Dünyada ya da çevremizde olumsuz gelişmeler olduğunda adeta gözlerimizi kapatmak ve kabuğumuza çekilmek…" 

Her iki durumla da mücadele etmek gerekiyor 

Hem kötü haber bağımlılığının hem de haberden kaçınma davranışının içinde yaşadığımız dünyada neler olup bittiğini öğrenme, bilgi edinme ve yaşamımızı bu bilgiler ışığında düzenlememize hizmet eden haberle sağlıklı ilişki kurma biçimleri olmadığını vurgulayan Atalay, "Dolayısıyla doğru haber alma hakkımızın önünde birer engel teşkil ediyorlar. Bu nedenle bu durumlarla mücadele etmek gerekiyor." uyarısında bulundu. 

Kötü haber bağımlılığında farkında olmak önemli 

Bu mücadeleyi verirken yapılması gerekenlere de değinen Doç. Dr. Gül Esra Atalay, "Kötü habere bağımlı hale geldiğimizi, sosyal medyada olumsuz haberleri okumaktan kendimizi alıkoyamadığımızı düşünüyorsak bunu fark etmek bile oldukça önemli. Bu durumun kaygılarımızı artıracağını, bize faydasının dokunmayacağını bilerek bu davranışa her yöneldiğimizde bu farkındalıkla hareket etmek bu bağımlılıktan kurtulmak için önemli bir ilk adım." dedi. 

Gelişmeler haber kuruluşlarının web sitelerinden takip edilebilir 

Doç. Dr. Gül Esra Atalay, önerilerini şöyle tamamladı:  

"Sosyal medyada haber tüketirken hep benzer konular hakkındaki paylaşımlara tıklamak yerine gündemle ilgili birden fazla konuya dair haberlere yönelmeye çalışmak, gerekirse dijital mecralardaki haber tüketimimizi sosyal medya mecraları yerine haber kuruluşlarının web sitelerinden yapmak, böylece daha çeşitli konu başlıklarındaki habere ulaşmak da alabileceğimiz bir başka önlem. Eğer sosyal medya mecralarındayken ekranımızı sürekli olarak kötü haberleri okumak için kaydırmaktan vazgeçemiyorsak mobil cihazlarımızda sosyal medya platformları için ekran süreleri belirleyerek buralarda geçirdiğimiz süreyi kısıtlamak dolayısıyla algortimaların da beslediği felaket haberleri zincirinden kopmak, dünyayı daha gerçekçi şekilde görmemize imkân verebilir." (İLKHA)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55