"Kur'an muallimi bir kadının maruz kaldığı şiddet asla kabul edilebilir değildir"

Kur'an-ı Kerim dersi verdiği için hakkında açılan davanın mahkûmiyetle sonuçlanmasının ardından koçbaşıyla evinin kapısı kırılarak gözaltına alınıp cezaevine konulan Ayşan Orakçı'nın karşılaştığı muameleye ilişkin Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi tarafından bir açıklama yapılarak olaya tepki gösterildi.

3'ü kız biri erkek 4 çocuk annesi ve aynı zamanda engelli olan Ayşan Orakçı'nın insanlığa sığmayacak şekilde tutuklandığına vurgu yapılan açıklamada, sorumluların hesap vermesi gerektiğine, benzeri hadislerin tekrar yaşanmaması için de özellikle 28 Şubatçılar ve FETÖ yargısı mağdurlarının dosyalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine vurgu yapıldı.

"20 Kasım'da Diyarbakır'da yaşanan olay ibret vesikası olarak anlatılacaktır" denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"90'lı yılların acı hatıraları tekrar hafızlarda canlandı"

"20 Kasım Pazartesi akşamı Diyarbakır'da yaşanan müessif olay, 1990'lı yılların acı hatıralarını tekrar hafızlarda canlandırdı. Allah'ın kelamını öğrettiği için hakkında açılan dava sonucunda hapisle cezalandırılan Kur'an müdavimi bacımız Ayşan Orakçı, onlarca polis baskınıyla, koçbaşı kullanılarak evinden içeri girildi. Eşinin evde olmadığı bir saatte 'azılı katil' muamelesi ile eve giren polis, içerdeki Ayşan bacımızın kızlarının başlarını dahi örtmelerine izin vermeyerek hakaretlerde bulundu.

"İnandığı gibi yaşamaya çalışanlar en ağır şekilde cezalandırılıyor"

2017 Türkiye'sinde yaşadığımız bu olay, aslında geçmişten günümüze müspet manada hiçbir değişimin olmadığını, halkın inancını yaşamasının önündeki engellerin kaldırılmadığını, bilakis inandığı gibi yaşamaya çalışanların en ağır şekilde cezalandırıldığını yeniden bize göstermiştir.

"Kur'an muallimi bir kadının maruz kaldığı şiddet asla kabul edilebilir değildir"

Bir kadının, hele de Kur'an muallimi bir kadının, aynı zamanda bir annenin, hem de doğuştan engelli olan bir annenin maruz kaldığı şiddet asla kabul edilebilir değildir. Yaşanan bu müessif olayı kınıyoruz ve sorumlularını da Allah'a havale ediyoruz.

"Kamuoyu vicdanı derinden yaralanmıştır"

28 Şubat uygulamalarını aratmayan bu olay, kamuoyu vicdanını derinden yaralamıştır. 28 Şubatçıların ve FETÖ yargısı mahkûmlarının mağduriyetleri hâlâ giderilmemişken böylesi akıl almaz bir olayın yaşanması anlaşılabilir değildir.  

"Bu olayın sorumluları bulunmalı ve derhal hesabı sorulmalıdır"

En adi suçları işlemiş; halkın malına, ırzına, namusuna el uzatmış, canileşmiş sayısız suçlu sokaklarda cirit atarken, masum bir Kur'an müdavimine uygulanan bu eylem nasıl izah edilebilir. Bu olayın sorumluları bulunmalı ve derhal hesabı sorulmalıdır. İslami yaşantıya ve genel aile kültürüne aykırı olarak erkeği olmayan bir eve nasıl olurda büyük bir hışımla girilebilir, nasıl olurda kadınların tesettürlerine bürünmelerine izin verilmez ve hakaretler yağdırılır. Bu muamele Siyonistlerin geleneğinden başka kimlerde vardır?

"Bu olay bir ibret vesikası olarak anlatılacaktır"

20 Kasım 2017 tarihinde Diyarbakır'da yaşanan bu olay, tarihin karanlık sayfaları arasında yerini aldığı gibi ilelebet de unutulmayacaktır. Tıpkı geçmiş yıllarda yaşanan benzeri olaylar gibi bir ibret vesikası olarak anlatılacaktır. Bugün bu ülkeyi yönetenler, Kelamullah'ı öğrettiği için acımasızca derdest edilen bir kadının hesabını, ne bugüne ne gelecek nesillere ne de ukbada indi ilahide veremez.  

"28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının seslerine kulak verilmedir"

Bu tur hadiselerin yaşanmaması için geçmiş yıllarda, özellikle 28 Şubatçıların ve FETÖ yargısının mahkûm ettiği mağdurların dosyalarının yeniden açılması ve adaletin gerçek manada tecelli etmesi için çalışma yapılmalıdır. Bu manada 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının seslerine kulak verilmedir.

Bacımız Ayşan Orakçı'ya sabır temenni ederek Rabbimizden onun için ikramda bulunmasını, çektiği sıkıntılar için ecrini katbekat vermesini niyaz ederiz."  (İLKHA)