,
  • BIST 9079.97
  • Altın 2302.998
  • Dolar 32.3201
  • Euro 35.1053
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 25 °C
  • Antalya 20 °C

​İstanbul’da "İslam İktisadı Çalıştayı" düzenlendi

​İstanbul’da "İslam İktisadı Çalıştayı" düzenlendi
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği ortaklığıyla "Türkiye’nin Ekonomik Problemleri ve İslam İktisadının Çözüm Önerileri" çalıştayı İstanbul’da 2’nci kez düzenlendi.

"Türkiye’nin Ekonomik Problemleri ve İslam İktisadının Çözüm Önerileri" çalıştayı İstanbul’da 2’nci kez düzenlendi.

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği ortaklığıyla Sabahattin Zaim Üniversitesi Altunizade yerleşkesinde düzenlenen çalıştaya, birçok akademisyen ve iktisat alanında yüksek lisans yapan çok sayıda öğrenci katıldı.

HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu’nun da katılım sağladığı ve 4 oturum şeklinde düzenlenen gün boyu süren çalıştay da Türkiye ekonomisinin güncel sorunları, ekonomik krizler, İslam iktisadı politikaları, İslam iktisadı üzerine ekonomik model önerileri ve Türkiye ekonomisi üzerine İslam iktisadı politika öneriler konuşuldu.

Üretim ve tüketim dengesizliği hakkında konuşan emekli akademisyen Prof. Dr. Arif Ersoy, iktisat sistemlerinin cari kapitalizm ve İslam ekonomisi olarak ikiye ayrıldığını söyledi.

Ersoy, "Tarih boyunca iki ekonomi olmuştur. Birincisi tarafların kendi iradeleriyle bir araya gelip neyi nasıl üreteceklerini, elde ettiklerinden devlete payını verdikten sonra da geri kalanı nasıl paylaşacakları üzerine kurulu olan sistemdir. Buna İslam ekonomisi denir. Diğer ekonomi de tekelci ekonomidir. Bu ekonomide neyi nasıl üreteceklerine ve nasıl harcayacaklarına kendilerinin karar verdiği ekonomidir. Eğer tekel sermaye ise kapitalizm, eğer siyasi ide onun adı da sosyalizmdir. Bu sistemlerin dayandığı paradigmaları bilmemiz lazım" diye konuştu.

"Allah tarafından bize verilen doğal hakları korumak için bir araya geliriz"

İslam ekonomisinin temel paradigmanın "La ilahe İllallah Muhammed Resululah" olduğunu ve bunu kabul edenin de İslam ekonomisine girdiğini belirten Ersoy, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"La ilahe İllahlah’ın buradaki anlamı hakların Allah tarafından verilmesi demektir. Allah'tan başka bu hakları kimse veremez, verenler tağut olmuş Allah'a şirk koşmuş olur. Bizim temel paradigmamız doğal olan hakların Allah tarafından verilmesidir. Biz bu doğal hakları korumak için bir araya geliriz. Hiçbir güç Allah’ın verdiği hakları engelleyemez. Engellerse dünyada fesat olur. İkinci paradigma Muhammedîn Resulullah'tır. Bütün peygamberler Allah'tan mesaj getiren elçilerdir. Peygamberlerin tevhitten sonra anlattıkları şey adalettir. Onların anlattıklarına göre birlikte çalışma yaparak külfete göre paylaşım yapmamız gerekiyor. Bütün peygamberler yeryüzünün imar ve inşasında tevhit ve adaletin tesisini öncelemişlerdir. Bu iki bilinci gelişen toplumların organizasyonu sonucu ortaya çıkan sistem İslam sistemidir. Bunlar olmadan barış asla olmaz."

Bir dönem İslami iktisat uygulamalardan söz edildiğinde birilerinin "Suudi Arabistan’a Malezya’ya gidin" dediğini hatırlatan Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, "Hamdolsun ki, özellikle Sabahattin Zaim Üniversitesinin bu alanda yaptığı çalışmalarla bunu akademik alana taşıdılar. Biz de şu anda sahip olduğumuz potansiyeli kullanamamanın birçok yöne açığını yaşıyoruz" dedi.

"İslami iktisat toplumsal bütün alanlarda birlikte yaşadığımız karar süreçlerimize etki etmiştir"

2000’li yıllarda Türkiye ve Arjantin’in ekonomik krizler yaşadığını ve sonrasında Avrupa, Amerika gibi yerlerde de krizler yaşandığını belirten Bulut, şunları kaydetti:

"Türkiye sahip olduğu potansiyel sebebiyle krizi daha hafif atlattı. İslami iktisat bizim gönlümüzde, aklımızda ve toplumsal bütün alanlarda birlikte yaşadığımız karar süreçlerimize etki etmiştir. Ahlakımızın, fıkhımızın, kültürümüzün ve dinimizin de bunun üzerinde etkisi var. Bütün bu süreçleri hukuk ahlakı temelinde ele alabiliriz ama mesele çok daha kapsamlı. Bu çalıştaylarda bu imkânı bulacağız. Dilerim bu çalıştaylardan çıkacak sonuçlar dilerim ki kısa zamanda başta ülkemiz ve bütün insanlık örnek olur. Biz akademisyenlerin işi bilgi üretmek, çözüm üretmektir. Ama maalesef çoğu zaman bu çözümler sadece masada kalır. Bu anlamda biz elimizi taşın altına koymuş oluyoruz. Bu anlamda yasal düzenlemelerden başlamak üzere daha yapılacak çok şey var." (İLKHA)

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

Dünyanın 3'üncü büyük barajında 50 metreye ulaşıldı

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55