,
  • BIST 9557.16
  • Altın 2489.416
  • Dolar 32.4951
  • Euro 34.7968
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 23 °C
  • Antalya 23 °C

Hilafeti kaldırdınız öyle mi?

Veysi DEMİR

Geçtiğimiz Perşembe tarihimizin ihanet sayfalarında yerini alan günün 92. yıl yıldönümünü yaşadık. 3 Mart 1924’te Müslümanları, Ümmeti Muhammedi birbirine bağlayan bağ olan hilafet makamı ilga edilerek ortadan kaldırıldı. Sadece bununla da yetinilmeyerek, aynı gün Tevhid-i Tedrisat kanunu ve ‘Şer'iye ve Evkaf Vekaleti’ (Bakanlığı) kaldırılarak, İslami eğitim veren okullar ve medreseler kapatılarak Osmanlı Tebasının İslam'dan uzaklaştırılması sağlandı.

Hem hilafet hem de devlet gücünü elinde bulunduran Osmanlı Devleti, İngilizlerin plan ve direktifleri sonucu önce 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırılarak Osmanlı hükümdarının elinden egemenlik hakları, devlet yetkileri alındı. Daha sonrada uygulanan plan doğrultusunda 3 Mart 1924 tarihli, "Hilafetin ilgasına ve Hanedan-ı Osmaniye'nin Türkiye Cumhuriyeti memalik-i hariciyesine çıkarılmasına dair kanun"la hilafet kaldırıldı.
Meşrutiyetten önce de Osmanlı’da Jön Türkler eliyle Hilafeti kaldırma projesi gerçekleştirilmeye çalışıldı. Anadolu'yu perde arkasında bir takım sözleşmeler karşılığında, savaşmadan terk eden İngilizlerin koştuğu şartlardan biri  de, emperyal çıkarlarına engel gördüğü Hilafetin kaldırılması idi.

İngiltere ve onun güdümünde olan güçler istediği için Halifelik kaldırıldı. Çünkü İngiltere’nin çok sayıda İslam ülkesini sömürgesi altına almasına rağmen İslam dünyası manen İstanbul’daki halifeye bağlı olduğu için o topraklarda hakimiyetini tam manasıyla kuramadığı için hilafetin kaldırılması gerekiyordu ve çağdaşlık, laiklik, batılılaşma afyonları ile halk ve kitleler uyutularak hilafet kaldırıldı.

Osmanlıyı ve dolayısıyla İslam Ümmetini; istedikleri ve uygulayacakları planlar karşısında engel gördükleri için Hilafet Makamını, kaldırarak Ümmeti başsız bıraktılar.

3 Mart 1924'te kaldırılan Hilafet, milletin hangi ihtiyacına binaen kaldırmış ve kaldırıldıktan sonra millete ne gibi bir fayda sağladığı sorgulanmalıdır. Neden böyle önemli bir karar yani ümmeti başsız bırakacak kadar hayati bir karar, halka götürülüp referandum  yapılmadan, İngilizlerin direktifiyle kaldırıldı? Çağdaşlık adına batıyı örnek alanlar, hilafetin kaldırılmasından övgüyle bahsedenler, hilafet makamının kaldırılmasını savunanlar aslında Müslüman halklara en büyük ihaneti yapanlardır.

Hıristiyan dünyasının başı olan papasının olması çağdaş demokrasiye aykırı değil de Müslümanların halifesinin olması neden aykırı oluyor?

Hilafetin kaldırılmasından bu yana ümmet çok başlılık ve birlik olmama hastalığı nedeniyle paramparça edilerek batılı emperyalistler tarafından istenen planlar uygulanarak, İslam ülkeleri batılı emperyalistlerin sömürgesi haline getirildi.

Hilafet Makamının lağvedilmesinden sonra İslam ümmetinin içerisine düştüğü duruma dikkatli bir gözle bakalım. Lozan'daki İngiliz müzakereci olan Lord Curzon’un İngiltere meclisinde söylediği, 'Bizim yapmak istediklerimizi onlar yapacaklar' sözü aslında Hilafet Makamı başta olmak üzere, ümmeti bir birine bağlayan bütün kurumların, kendilerine bu ihalenin verildiği şahıslara sağlanacak bir iktidar karşılığında lağvedildiğini ortaya koyuyor.

Hilafetin kaldırılmasından bu yana ümmette baş gösteren çok başlılık ve birlik olamama hastalığı nedeniyle Müslümanlar paramparça edilmiş, batılı emperyalistler tarafından hazırlanan şer planları en ufak bir engelle karşılaşmadan uygulanmıştır.

Hilafeti kaldırarak Müslümanları bölüp parçaladılar kendileri ise birleştiler. Halifeliği kaldırmakla yetinmeyerek, Müslümanların arasına derin ayrılıklar soktular. Farklı ülkelere ayırıp sınırlar yetmez gibi mayınlar döşeyip bizleri ayırdılar. Müslümanları birbirine düşman gösterip uzaklaştırdılar. Aralarına fikri,ideoljik, mezhebi ve ırki ayrılık tohumları ekerek ayrılığı derinleştirdiler.
Onlar ise Müslümanlara karşı birleştirdiler. Türkleri, Kürtleri, Arapları, Farsları ve diğer halkları birbirine düşman gösterdiler. Bir araya gelmemeleri için her türlü meşum planları uyguladılar.  Kahire ile İstanbul'u, Bağdat ile Tahran'ı, Diyarbekir ile Medine'yi Şam'ı uzaklaştırdılar. Çünkü biliyorlardı ki, Müslümanlar bir araya gelse dünya üzerinde kurdukları zulüm düzenleri ve saltanatları yerle bir olacak. Bunu engellemek için fikri, benliği ihanetle yıkanmış kukla yöneticiler eliyle çağdaşlık, ilericilik masalları ile ümmeti adeta hipnozlayarak emperyalistlerin planları Müslüman ismi taşıyan kişiler, partiler, örgütler ve devletler eliyle yaptılar.

Şimdi bizler şunu sormamız gerekir: Hilafet  makamının lağvedilmesi kimlerin çıkarına idi? Kimlere yaradı? Kimlerin planları uygulandı? Bunu cidden sorguladığımız zaman nasıl bir oyun ile karşı karşıya kaldığımızı göreceğiz.

Müslümanların artık uyanma vakti geldi de geçiyor. Uyanan Müslüman nesiller eliyle Peygamber Efendimizin müjdesi olan 'Nübüvvet üzere hilafet' kurulacaktır. Ve bunu hiçbir şer güç engelleyemeyecektir. Wesselam...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55