,
  • BIST 8718.11
  • Altın 2246.98
  • Dolar 32.3328
  • Euro 35.1771
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 7 °C
  • Antalya 13 °C

Cuma Sohbeti

İhsan Pınar

        Allah (cc), hayat rehberimiz Kur’an’ı Kerimde mealen şöyle buyurmaktadır:

        - Savaş hallerinde bile: Sizinle aralarında anlaşma bulunanlara sığınanlara, sizinle savaşmayanlara ve sizinle anlaşmak isteyenlere dokunmayın. Eğer Allah dileseydi, bunları üzerinize musallat eder ve sizinle savaşırlardı.  O halde sizi bırakıp bir tarafa çekildikleri ve sizinle savaşmayıp barışa yanaştıkları takdirde de Allah, onların aleyhine size bir yol vermemiştir. En Nisa – 90

        Bu ve başka ayetlerde Allah, “sizinle savaşmayan ve barış isteyenlerle savaşmayın” şeklinde bizleri uyarmaktadır. Bizim görevimiz insanlarla cedelleşmek ve savaşmak değildir. Bir davetçi ve bir doktor gibi, insanları hakka davet edeceğiz ve onları saran hastalıklardan tedavi etmeye çalışacağız. Küfrün ve münafıkların hilelerine karşı uyanık olacağız. İnsanlarla savaşmak için değil, barış ve diyalog için sebepler oluşturmaya çalışacağız. Sahabelerin bile nazarında bir yenilgi gibi görünen, Fakat Allah tarafından bir zafer olarak gösterilen “Hudeybiye” barış antlaşmasının getirdiği başarıyı görmemiz gerekir. 

        Kâfirler hiçbir zaman direk ve topluca Müslümanları karşılarına alıp saldırmıyorlar. Şeytani hilelerle bizleri olabildiğince parçalara bölüp, birilerine gülerken diğerlerini parça parça yok etmeye çalışıyorlar. Biz bölge halkları olarak da, şeytani güçlerin bu oyunlarına gelerek onlara gösterdiğimiz hoşgörü ve saygıyı birbirimize göstermiyor, kardeş ve komşularımıza karşı çok tahammülsüz davranıyoruz. Karşımızdaki ABD, İsrail, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya… Yetmezmiş gibi, nerdeyse komşu ve kardeşimizi de onların safına iteceğiz.

        Hz. Peygamberin Hendek savaşında, saldırgan düşmanın gücünü kırmak için sonradan Müslüman olan Nuaym bin Mesut’a söyledikleri ve Gatafan kabilesini savaştan caydırmak için Medine hurmalıklarının 1/3 vererek savaştan caydırma taktiğinden ders alınmalıdır. Müslümanlar biraz da siyaset ve strateji geliştirmelidirler. Düşman kazanacağımıza, düşmanlarımızı çoğaltacağımıza, düşmanlarımızı azaltmaya gayret etmeliyiz. Müslüman olmayanlarla savaşmak değil, onlara İslami ahlak ve güzellikleri şahsımızda gösterip, onları İslam’a davet etmekle mükellefiz. Biz, savaş değil, sulh ehliyiz. Bizimle savaşmak istemeyen, bize saldırmayanlara asla saldırmamalıyız. Görevimiz, iyiye ve doğruya davet etmektir.                                                                                                      

Eğer İman edip Müslüman olurlarsa, kardeşimiz olurlar.                                                                                      Eğer bizi dinler, anlar ama iman etmeyip, Ebu Talip gibi bize yardım ederlerse, amcamız olurlar.

Eğer bizi dinler, ama iman etmez ve bize saldırmazlarsa, Hz. Peygamberin antlaşma yaptığı kabileler gibi anlaşmalımız olurlar.                                                                                                                                           Eğer siz yolunuza, biz yolumuz derlerse; bizim cinsimiz insan olarak onların hakkı bulmaları için dua ederiz.             Düşmanlık, ancak bize ve kutsal değerlerimize saldıranlara ve zalimlere yapılır. Bu uğurda da Müslüman asla geri kalmamalıdır. Gerektiği zaman, gerektiği yerde ve gerektiği şekilde canımız ve malımızla, İslam ve Müslümanların maslahatı için mücadele etmeliyiz. Bir Müslüman için; hayat = iman= Cihat’tır. İmansız bir hayatın anlamı olmaz, ıstıraptır. Cihat’ız bir iman da, sulanmayan kurumaya terk edilmiş bir ağaç gibidir… 

        - Bir müminin bir mümini öldürmesi doğru olmaz, ancak hata-kaza ola. Kim bir mümini hata ile öldürürse, mümin bir köleyi azat etmesi ve ölenin mirasçılarına bir diyet ödemesi gerekir. Ancak mirasçılar, o diyeti sadaka olarak bağışlarlarsa o başka. Eğer öldürülen kimse, mümin olmakla beraber size düşman bir kavimden ise, o zaman öldürenin mümin bir köle azat etmesi gerekir. Şayet kendileriyle aranızda anlaşma bulunan bir kavimdense, o zaman, mirasçılarına verilecek bir fidye ve mümin bir esiri azat etmek gerekir. Bunalar gücü yetmeyenin de Allah tarafından tevbesinin kabulü için ardı ardına iki ay oruç tutması icap eder. Allah, her şeyi bilen hikmet sahibidir. En Nisa – 92  

         - Her kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası, ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır. En Nisa – 93

        Bu ayetler bir önceki ayeti tamamlamaktadırlar. Size saldırmayan ve sizinle savaşmayanları öldürmek haram kılınmıştır.92. Ayette hata-kazara ölümlerden söz edilmektedir. İnsan hayatına verilen önemden dolayı, insan öldürmenin cezası da büyük tutuluyor.

         Bir Müminin bir mümini öldürmesi doğru olmaz. Bunun aksini söyleyenler kâfir olur.

        Irk, mezhep, düşünce, parti… Benzeri hiçbir ayırımdan dolayı insanları öldüremezsiniz. Allah böyle diyor. Her kim ki Allah’ın muhalifine; ırk, mezhep, partizanlık gibi sebeplerle diğer bir Müslümanın katledilmesini meşru görürse, kâfir olur ve Allah’ın lanetine uğrar.

        Müslümanlar arasında Kur’an’ı Kardeşliğin tesis edilmesi dileğiyle, CUMANIZ MÜBAREK OLSUN… 

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Hür 24 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 532 658 98 55